Kadın karakterler sinemada fırtınalar estirmeye, savaşçı ruhlarını ortaya koymaya, muhteşem performanslar sergilemeye ve ses getirmeye devam ediyorlar. Beyazperde’de de, tıpkı gerçek hayattaki gibi, kimi zaman zekalarıyla parlayan, kimi zaman cesaretlerine saygı duyulan, kimi zaman başarılarıyla kitleleri peşinden sürükleyen, kimi zaman da hakları olanı bilek kuvvetiyle kazanan kadınlar var. Bu kadınlar duruşlarıyla, davranışlarıyla ve kararlarıyla birçok izleyiciye yol gösteriyor. Her şeyden önemlisi de kadınların bir şeyi istedikten sonra neler yapabileceklerini gösteriyor. Kadınlar da lider, patron, süper kahraman, bir filmin ana karakteri olabilir. Kadınlar isterlerse her şeyi başarabilir. Ne de olsa filmler, gerçek hayatın bir yansıması. Güçlü kadınlar filmlere ilham oluyorlar. Hadi, sinemanın güçlü kadınlarından bazılarına yakından bakalım.
Hermione Granger – Harry Potter (2004 – 2009)

Muggle yani sıradan bir ailenin büyücü kızı olması bile onu çok farklı kılıyor. Hermione Granger hem parlak bir öğrenci hem çalıştığı her alanda başarılı hem de oldukça yetenekli. Ama onun en büyük özelliklerinden biri Voldemort’u alt etmede gösterdiği özveri ve çözüm odaklı zekası. Bir de her zaman arkadaşlarına destek olması tabii.
Clarice Starling – The Silence of the Lambs (1991)

FBI’ın gelecek vaadeden öğrencilerinden biri olan Ajan Starling, kendi bildiği yoldan yürümede tam bir usta. Eğitimi, sezgileri ve cesareti sayesinde son derece tehlikeli bir seri katili, kıdemli FBI memurlarından ve tecrübeli polislerden önce yakalamayı başarıyor. Ayrıca zekası ve ikna yeteneği sayesinde de dahi Hannibal Lecter bir tek onunla iletişim kuruyor.
Elle Woods – Legally Blonde (2001)

Sarışınlar aptaldır ön yargısını tamamen yıkan bir sarışın o. Çünkü hem hayatı kendi istediği gibi yaşıyor hem de iddialı bir avukat olmayı başarıyor. Gücünü ise bazen her şeyi toz pembe görecek kadar çocuksu olmasından, bazen de yargıçları bile alt edecek kadar dişli olmasından alıyor. En büyük gücü ise asla vazgeçmemesi.
Miranda Priestly – The Devil Wears Prada (2006)

Runaway Magazin’in acımasız yöneticisi Miranda, soğuk ve disiplinli görünebilir ama moda dünyasında ayakta kalmanın yolu da budur. O; başarılarını, hala popüler olmasını ve saygı görmesini biraz da bu katı tarafına borçlu. Onun sözleri neyin moda olacağını, markaların kaderini belirliyor. Ama ipleri biraz daha gevşetip, hayata biraz daha yumuşak baktığında her şeyin daha renkli ve sevecen olacağını fark edecek kadar da insancıl.
Diana – Wonder Woman (2017)

Diana’nın süper güçleri sadece bir tanrıça olmasından kaynaklanmıyor. O aynı zamanda korkusuz, pes etmek nedir bilmeyen, insanlara yardım etmeyi amaç edinmiş, kıvrak zekalı bir kadın. İşte bu vasıfları onu gerçek bir kahraman yapıyor. Sihirli aksesuarları, tanrılardan ve tanrıçalardan gelen soyu ya da başka bir şey değil. Diana, yılmadan iyilik için savaşıyor.
Tess McGill – Working Girl (1988)

Tess erkek egemen iş dünyasında bileğinin hakkıyla yükselmeye çalışıyor. Bunun için de çok çalışması gerektiğini iyi biliyor. Yaratıcı fikirleri çalındığında da bunu kabullenmek yerine, yeni fikirlerle hakkını sonuna kadar arıyor. Başarılı bir kadın olmanın kurallarından biri de boyun eğmemek, gerektiğinde sesini yükseltmektir çünkü.
Ellen Ripley – Alien (1979 – 1997)

Ellen, bir uzay gemisinin komutanı olmasının yanı sıra tehlikeli bir görevi üstlenecek kadar da gözü pek. O öyle bir kadın ki tanımsız yaratıklarla tek başına karşılaşacak ve mücadele edecek kadar korkusuz. Önceliği ise yardım isteyen insanların ve dünyanın güvenliği. İyi bir komutan olmak da gücü doğru kullanmaktan geçer zaten.
Bu hayatın başrolünde sen varsın. Zorlukların üstesinden aklın, enerjin ve çabanla gelmek için; hayallerini gerçekleştirmek için hiçbir “kestik!” seni durduramasın. Hayatın hep “action!” tadında olsun. Neyse ki bunun için bir desteğin var: Özel günlerinde konforlu hissetmeni sağlayacak ve aktiviteni bölmeyecek Kotex Active var. Ne de olsa güçlü bir kadın #isterseyapar!
Comments
0 comments