4 Maddede Bilimsel Gelişmeler Sayesinde İnsanlığın Egosunu Yerle Bir Eden Tarihsel Devrimler

Birçok inanış ve kültürde insan var olmuş en büyük, yüce ve güçlü yaratık olarak tarif edilir. Özellikle günümüzde insan türünün başarıları, bilimsel ve teknolojik olanaklar insanı doğanın bir parçası olmaktan çıkarıp onu doğanın hükümdarı konumuna getirmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki tarih insanların ‘hükümdar hayvan’ tahtından adım adım inmesine ve tüm başarı ve imkanlarına rağmen diğer tüm türlerle eşdeğer konuma gelmesine sahne olmuştur.

1. Adım: Dünyanın evrenin merkezinde olduğu inanışının yok edilmesi. (1600’ler)

Galileo dünyamızın Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerden biri olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü açıkladığında, o zamana kadar dünyayı hareketsiz ve tam merkezde sanan insanlık ilk büyük şokunu yaşadı. Bu şok ise, tabii ki Galileo idam edildikten sonra bilimin bu gerçeği gün yüzüne çıkarmasıyla yaşandı. Bu, insanın egosunun yerle bir edilmesinin ilk adımıydı.


2. Adım: Charles Darwin’in insan türünün diğer türlerle aynı soy ağacına ait olduğunu açıklaması. (1800’ler)

“Türlerin Kökeni” isimli kitabıyla tüm türler gibi insanın da doğal seçilim yoluyla varlık gösterdiğini ve en güçlü olan türün hayatta kalabildiğini söyleyen Darwin, özellikle kilise tarafından şiddetle reddedildi. İnsan ve şempanze türlerinin ortak ataları oldunu, insanın da devirler içinde başkalaşım göstererek varlığını koruduğunu söyleyen Darwin bu teziyle insanın kendine olan sarsılmaz güvenini ikinci kez yıkmış oldu.


3. Adım: DNA’nın yapısının çözülmesiyle insan türünün varlığının tüm sırrı dört harften oluşan diziler halinde yazılabilen bir gerçekliğe dönüştü. (1900’ler)

Bütün genetik yapımızın DNA kodumuzda depolandığını bilmek, varoluşumuzla ilgili gizli, mistik ve yüce bir sır olduğuna yönelik fikirleri çürütmüş ve başka bir ego sarsıntısına yol açmış oldu.


4. Madde: Evrenin merkezinden düşen insan, bu kez kendi zihninin merkezinden düştü.

Bilinçaltı isminde gizemli bir denizin zihnimizin asıl hakimi olduğunu anlamak, geçtiğimiz yüzyılın en büyük bilimsel, felsefi ve varoluşsal buluşlarından biridir. Tür olarak ‘en büyük’ tahtından indirilen insan, kendi bilincinin aslında beyninin küçücük bir parçası olduğunu öğrendi. Buna göre bilinçaltımız, bilincimizden yani bizzat bizden önce karar veriyor, düşünüyor ve zihnimizi yönetiyor. Yani her birimiz, bizden başka, hiç tanımadığımız biri tarafından yönetiliyoruz. Tahmin edilebileceği gibi bu buluş, en ilginç, en korkunç ve en müthiş buluş olarak tarihe geçti.

 

 

 

Yazar: Ceotudent

Written by Altan Yiğit

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir