Haa, sen illa bakım için yüzlerce lira harcamak istersen, orasını bilemeyiz.
Çay romantizmi bir süredir sosyal medyada pek popüler. Neymiş efendim, çay içmemiz gereken bir konu varmış. Ama ben bugün sana çay üzerinden romantizm kasmaya değil, artan çayla kendine minnoş minnoş nasıl bakımlar yapabileceğini söylemeye geldim.
Çay derken, bitki çaylarından bahsetmiyorum. Hani daha kahvaltıda içmeye başlayıp, akşama kadar bardak bardak tükettiğimiz siyah çay var ya, ondan bahsediyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki siyah çayın fazlası zararlı. Oturup her gün muhtar gibi demlik demlik çay içen bir insansan, bir an önce azaltmalısın. Çünkü fazlası depresyon yapar, baş ağrısı, demir eksikliği yapar ve kendini yorgun hissedersin. Fakaaaat, eğer kararında, ayarı kaçırmadan içersen kemiklerin güçlenir, sindirimin kolaylaşır ve hatta ağrıların diner. Yeşil çayı zaten şimdi paragraflarca övmeme gerek yok, konuyu biliyorsun.
Peki, demlikte kalan çayı veya çay poşetlerini kişisel bakımımızda nasıl kullanabiliriz?
Mat saçlarına ışıltı katar
Diyelim saçların çok mat. Demlikte de çayın dibi kalmış. O çayı sakın ha atmıyorsun. Saçlarını önce şampuanla yıkayıp duruluyorsun. Ardından bir de demlikte kalan ılık çayla saçlarını duruluyorsun. Kısa süre sonra göreceksin ki, saçların daha bir ışıl ışıl olmuş, daha bir parlamış.
Ayak kokusuna çözüm!
Bunda utanılacak bir şey yok. Eğer ayak kokusuyla ilgili şikayetin varsa, o artan ılık çayı bir leğene koyuyorsun ve 10 gün boyunca her akşam ayaklarını ılık çaya sokup dinlendiriyorsun. Her akşam 10’ar dakika tutsan yeter. Sonra ayaklarında ne koku kalacak, ne de yorgunluk!
Meme uçlarındaki hassasiyeti azaltır.
Uff, regl dönemi acıyan göğüsler, sızlayan meme uçları… Hele bir de yeni doğum yapmışsan o meme uçları sızlar da sızlar. O yüzden önce ılık çay poşetlerini meme uçlarımıza bastırıyoruz. Sonra böyle tatlı bir rahatlama geliyor. Bu arada eğer memede çatlaklar da varsa, yeşil çay poşeti kullanabilirsin.
Ciltteki fazla yağı alır.
Yağlı cildi olanlar bilirler. Sabah makyaj yaparsın, öğlene makyajdan eser kalmaz. Parlak bir burun, pasparlak bir alın ve yağlı yanaklar. Hele bir de regl dönemindeysek, iyice abartır. AMA ARTIK YETER!
Ilık çaya batırılmış pamukla yüzümüzü siliyoruz ve cildimizdeki o fazla yağdan kurtuluyoruz. Üzerine bir de gözeneklerimiz sıkılaşıyor. OH BEBEK!
No mor halka!
Yukarıdaki kelime şakasını da yaptıktan sonra çaya batırılmış pamuğu gözlerine koymanı öneriyorum. Çünkü böylece cildin nemlenecek ve mor halkaların azalarak göz altın parlaklık kazanacak!
Banyo suyuna karıştır, griple savaş!
Soğuk algınlığı veya grip olma durumunda ise çayı zencefille karıştırarak demle. Sonra bu çayı banyo suyuna karıştır. Cildin hem yumuşacık olacak, hem zencefil sayesinde gözeneklerin açılacak. Açılan gözeneklerden mikropları atmak da daha kolay olacak.
Ne güzelsin şeysin sen çay!