Birçoğumuzun -gerek koşulları, gerek saatleri- iş hayatı değişti. Sosyal hayatlarımız, uyku düzenimiz değişti ve tabii beslenmemiz de bundan oldukça etkilendi. Peki biz bu durumda beslenmemizi tekrar nasıl yoluna koyacağız, tekrar nasıl bir beslenme rutini oluşturacağız? Gelin konuşalım. Bir kere şunu kabul etmemiz gerek: Bu düzen artık kısa olmaktan çıktı dolayısıyla bizim bunu şimdilik -en azından beslenme açısından- rutinimiz, “normal”imiz olarak kabul etmemiz gerek. Kimimiz kaygılıyız ve stresliyiz ve durum iştahımızı azalttı. Bu durumda öğün sayımızı azaltmamız gerekiyor. İlle de üç ana öğün yapacağız diye bir şey yok. Nasıl olacak? Sabah sağlam bir kahvaltı, akşam protein-karbonhidrat-yağ dengesi ayarlanmış dengeli bir akşam yemeği. İster sabah ve öğle arasına, ister akşam yemeğinden sonra meyve de ekledik mi bu iş tamam. Gelelim diğer gruba. Kimimizi de kaygı ve stres tam tersi olarak etkiledi ve iştahımız arttı. Daha fazla yemek
düşünür ve yer olduk. Bu grupta uygulanması gereken normalde yenmesi gereken kadar besini fazla fazla öğüne bölmektir. Aslında biraz kendimizi kandıracağız yani. Sabah proteinden zengin başlayıp ana öğünler arasına küçük küçük ara öğünler sıkıştırmak bize iyi gelebilir. Belki küçük porsiyonda meyveler, kuruyemişler, belki bir iki grissini yanına biraz peynir. Biliyorum ki paketli bisküvi tarzı atıştırmalıklara meylimiz var, hiç olmasın demiyorum ama çoğunluk “sağlıklı” olsun çok isterim. �� Böylelikle bu süreci çok daha rahat atlatacağız. Bedeninizin izin verdiği ölçüde hareket etmeyi ve bol bol su içmeyi de unutmayın.
Sağlıkla, sevgiyle…