İlişkilerde Sık Sık Yapılan Hatalar

Minnoşlarımmm, Sister Sıla’cığımızın da dediği gibi hangimiz iki satırlık adamları musallat etmedik ömrümüze, Allah aşkına. Bugün Merve Aksak’ın bile, çocuğu yangınlarda mahsur kaldı da gözünden iki damla yaş gelmedi, ama gelin görün ki Serhan ayrılmak istediğinden beri toparlanamadı sarmaşığın kraliçesi. Bu hızlı giriş sonrasında beybilerim, hepimiz biliyoruz ki, bu ilişki işleri, kadınlar ne ister erkekler ne anlar denklemi, sevdim sevilmedim seveni sevemedim tekerlemesi, ömrümüzü çürüttü. Bu işin doğası zaten kolay değil, bir de üzerine bizim mum diktiğimiz hatalarımız yok mu? VAR!

İşte gelin hepsinin en baştan kaynağına inelim. Çoğu aslında adımız gibi bildiğimiz hatalarımız. Ancak belki dışarıdan bakınca bir şeyleri değiştirmek için kendimize bir şans veririz. Hadi başlayalım!

1-Öncelikle ‘bin stiritiji yipimiyirim titlim’ diye bir cümleyi kat-i suretle kabul etmiyorum. Ben samimiyetsiz olun duygusuz olun demiyorum hobi olarak yine duygularınla davran ama bir ayarı var ya onu kaçırma canım benim. Başlıca hatamız bu, duygularımızı ölçmeden davranışa dökmek. İş yerinde yöneticin ile harika bir toplantı yaptın kadına/adama feci yükseldin gidip boynuna atlayıp öpüyor musun? Hayır değil mi?  Çünkü o ilişkinin bir ayarı var onu kaçırmıyorsun. O mutluluğunu, daha iyi çalışarak kendisine gösteriyorsun. Bu özeni erkek arkadaşınla olan ilişkinde neden göstermiyorsun da freni bozulmuş araba gibi tam gaz gidiyorsun?  Bazen durmak gerekebilir. Sabır göstermen gerekebilir. Her şeyi bırak onu anlamak ve ne yapacağını görmek için bir adım geriden onu izlemek gerekebilir. Bu nedenle ister adına strateji de ister oyun de ama bazen Sezen Aksu’nun harika şarkısındaki gibi; ”Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorsun.” Biz de öğrenelim cancağızlarım! (Sezen’in farkındayım şarkısı bayılırımmm)

2- Ay erkeklerin eline verdiğimiz en güzel koz. TRİP ATMAK. Bir kız arkadaşım bile yaptığında tüylerim diken diken oluyor. 21.yüzyılda tribi bir kenara koyalım canlarım. Bir derdimiz var ise bunu ifade etmeyi öğrenelim. Bence yapabiliriz.  We can do it ?? bize güveniyorum tatlım.

3- İlişkinin başlarında bıraktığımız imaj, bizi bir ömür boyu götürür. Mesela biz kızlar ne yapıyoruz? İlişkinin başında çocukcağız daha kıvama gelmeden, tüm kredileri bitiriyoruz. Yerli yersiz çıkışlar, kaprisler, bir afra bir tafralar, havalar 1500 dolaşıyoruz. Sonra öyle bir an geliyor ki sen haklı da olsan haksız da olsan dünyanın en minnoşu da olsan hep o kaprisli kız olarak o erkeğin mini minnacık kafasına yerleşiyorsun. Açık konuşayım; bu algıyı değiştirme şansın koca bir sı-fır. O saatten sonra ne desen kıskançlık ne söylesen kapris olur. Halbuki ilişkinin başında anlayışlı, akıllı, sabırlı, darlamayan ve pozitif bir kız olursan ilişki oturduktan sonra fizana git bana bir selfie çek gel desen o imajı bozamıyorsun. Çünkü yine o mini minnacık erkek kafası seni başında bu şekilde kodladığı için sen ne yaparsan yap harika imajına toz konmuyor. Unutma! Erkekler bizim kadar detaylı düşünmüyor. Neyse o!

Dene! Ne kadar doğru olduğunu görünce benim boynuma atlamak isteyeceksin :))

4- Aşık olunca hepimiz birer ev kedisi oluyoruz. Minnoşluk alıp başını gidiyor, o başta kavak yelleri esiyor, esen rüzgar bizi bambaşka yerlere götürüyor vs. Tamamı şahane duygular doyasıya yaşanmalı fakaaaaat sonrasında kendi değerini unutup sevgiline bağımlı bir hayat kurmak büüyüük büüyüük bir hata. Hem bu güzel duygularını yaşamanın süresini azaltır hem de ilişkinin tüm dengesini bozarsın. Bu nedenle bu güzel duygularından aldığın enerji ile adama sarmayıp, mesela işine aktarabilirsin, kız arkadaşların ile ilgilenebilirsin, spora düzenli olarak gitmeye devam edebilirsin. Kısaca ‘sen’ olmaya devam etmelisin. Ve böyle yaparak hem sadece ondan beslenmediğin için özgüvenini korumuş olursun hem de seni asla tamamen elinde hissedemeyeceği için onun hayranlığı sana artarak devam eder. Win – win yani beybim kapiş 🙂

5- Kendini kandırmak !! Size yalvarıyorum bunu yapmayın. Gelin benimle konuşun, bana yazın birlikte konuşalım ama kendinizi kandırmayın. Yok çok işi vardı arayamadı! Yok hafta içi çok çalışıyor tabii hafta sonu yorgun oluyor o yüzden bulaşamıyoruz! Yok nazar değer diye bir tane bile fotoğrafımızı sosyal medyaya koymuyor yoksa bana deli oluyorlar falanlar filanlar. Hepsi kendinizi kandırmaktır.  Aramadı, buluşmak için zaman ayırmıyor ve ilişkinizin bilinmesini istemiyor bu kadar basit! İnanın bu sonuçlara üzülmek, kendinizi kandırmanın sonunda yaşacağınız üzüntünün milyonda biridir, çok net. Unutma sen her şeyin en güzelini hak ediyorsun, asla azı ile yetinme! Ve biliyorum o kişi ile karşılaştığında her şey su olup akıp gidecek.

Cemal Süreya der ki :

Sevmek, ne uzun kelime

Kelimelerinizin bitmemesi dileğiyle..

PS: Erkeklerin hataları yok sanmayın, onlar bir sonraki sefere tatlımmm. 🙂

Written by Altan Yiğit

4 Comments

Leave a Reply
  1. I’m impressed, I must say. Rarely do I encounter a blog that’s both equally educative and entertaining, and let me tell you, you’ve hit the nail on the head. The issue is something that not enough people are speaking intelligently about. Now i’m very happy I stumbled across this in my search for something regarding this.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir