Bugünkü konumuz genç-yaşlı, zengin-fakir demeden herkesin yaşadığı bir modern zaman sorunu: Uyku problemi. Uyku tüm canlıların mutlaka yaşaması gereken, metabolizmalarının ve beyin fonksiyonlarının düzenlenmesinde rol oynayan, sağlıklı olmak için vazgeçilmez bir dönemdir. Bir insan tüm hayatının yaklaşık üçte birini uyku halinde geçirir. Uyku hali kaslarımızın gevşemiş ve hareketsiz, gözlerimizin kapalı halde olduğu, beyindeki elektrik aktivitesinin değiştiği, etrafımızı algılamadığımız ancak geri dönüşü olan bir çeşit bilinçsizlik halidir. Uykumuz derinleştikçe dış dünyadan gelen sesler ya da dokunmalar ile uyanmamız zorlaşmaya başlar. Derin uyku döneminde iştah ve metabolizmayı düzenleyen hormonlar salgılanırken, rüya döneminde ise hafızamız düzenlenir ve psikolojik tazelenme yaşarız. Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi, Uyku Bozuklukları Merkezinden Uzm. Dr. Figen Hanağası, uyku bozukluklarının kişinin genetik yapısından, yaşam tarzından veya eşlik eden bazı hastalıklardan ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Peki uykusuzluk neden olur, ne yapılabilir, uykusuzluk nasıl giderilir? Uyku problemi çekenler için uzmanından tüyoları derledim.
Uyanıklıktan uykuya dalarken ya da uyuyamamadan kaynaklanan birçok uyku hastalığı vardır.
Bu hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
Uykusuzluk: Uygun fırsat ve koşullara rağmen uykuyu başlatmada, sürdürmede güçlük ya da erken uyanma.
Uykuda solunum bozuklukları: Uyku apne sendromları, uykuya bağlı hipoventilasyon-hipoksemik sendromlar.
Aşırı uyku hali: Yeterli süre uykuya rağmen gün içi uyku hali ya da ani uyku atakları ile ortaya çıkan hastalıklar, Narkolepsi hastalığı vb.
Kısmi uyanıklık: Uykuya geçiş sırasında veya uykuda ortaya çıkan bozukluklar. REM uykusu davranış bozukluğu, uyurgezerlik, uyku terörü, kabus, uykuda inleme vb.
Uyku ile ilişkili hareket bozuklukları: Huzursuz bacak sendromu, uykuda periyodik hareket bozukluğu, diş gıcırdatma vb.
Jet Lag sendromu, kaymış uyku fazı sendromu.
Uykuda konuşma, uykuda sıçrama.
Bu grupta en sık görülenleri ve nedenlerini aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:.
Uykusuzluk; uygun fırsat ve koşullara rağmen uykuyu başlatmada, sürdürmede güçlük ya da erken uyanma olarak özetlenebilir. Kişi sabah yorgun uyanır ve gün içinde uykulu olur, dikkatini sürdüremez, iş performansı düşer. Bazen depresyonun ilk belirtisi uykusuzluk olarak ortaya çıkabilir. Günlük hayattaki stresler, eşlik eden hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar (SSRI grubu antidepresanlar, kortizon, bazı tansiyon ilaçları, grip ilaçları vb.), kafein içeren besinler gibi birçok neden uykusuzluğa sebep olabilir.
Sigara ve alkole dikkat!
Sigara içenlerde uykuya dalma ve sürdürme güçlüğü ve gündüz uykululuk hali içmeyenlere göre daha sık görülmektedir. Kronik alkol kullanımı uyku yapısını bozar, gecenin ikinci yarısında daha fazla olan uyku bölünmelerine neden olur. Huzursuz bacak sendromunda, hasta bacaklarını devamlı hareket ettirdiğinden uykuya dalamaz. Uykuda solunum bozukluğu olan hasta sık uyandığından ve stabil uykuya geçemediğinden dolayı bu durumu uykusuzluk olarak da algılayabilir. Bu nedenle uykusuzluk yakınması ile gelen kişiye hemen uyku ilacı vermek yerine buna neden olabilecek hastalıkları detaylı olarak araştırmak gerekir.
Uyku hijyeni nasıl sağlanır?
Herhangi bir hastalık olmadan da, yeterli süre uyuyamazsak ertesi güne uyku yoksunluğu ile başlarız. Bu nedenle uyku hijyenimize dikkat etmemiz gerekir. Uyku hijyenini sağlamada aşağıdaki kriterler önemlidir:
– Uykumuz gelince yatağa gitmeliyiz.
– Uyuyamazsak yatakta fazla vakit geçirmemeliyiz.
– Yatak odası çok sıcak ya da çok soğuk olmamalı, tercihen karanlık ve hafif serin olmalıdır.
– Yatak odası sadece uyku ve cinsel aktivite için kullanılmalı, çalışma odası ve televizyon odası olarak kullanılmamalıdır.
– Hafta sonu ve tatil süresince sabah kalkış saatleriniz çok değişmemelidir.
– Gün içinde uyumamalı, eğer dayanamıyorsanız da saat 15:00’ ten önce ve çok kısa süreli şekerleme yapılabilir.
– Alkol, kafeinli içecekler ve çikolata tüketimi uyku saatinden 4-6 saat öncesinde kesilmelidir.
– Yatmadan önce sigara içilmemelidir.
– Akşam yemekleri çok ağır yenmemeli, buna karşın yatağa da aç gidilmemelidir.
– Uyku öncesi ağır spordan kaçınmalı, egzersizler akşamüstü saatlerine kaydırılmalıdır.
– Yattıktan sonra günlük düşüncelerden uzak durulmalı, yatak odası dışında düşünüp çözümleyip yatağa yatılmalıdır.
– Uykuyu bozacak ilaçlar (bazı depresyon ilaçları, kortizon, grip tedavisinde kullanılan ilaçlar, bazı tansiyon ve kalp ilaçları) uykuya yakın saatlerde alınmamalıdır.
Parasomnia
Parasomnia grubundaki hastalıklar, kısmi uyanıklık ve uykuya geçiş sırasında veya uykuda ortaya çıkan bozukluklardır. Çocukluk döneminde uykuda konuşma, yürüme, uyku terörü gibi tablolarla ortaya çıkabilmektedir. Genellikle aile bireylerinin bir kısmında da benzer tablolar vardır. Erişkin yaşta dikkat edilmesi gereken ve başka hastalıkların habercisi olabilecek bir parasomni ise REM uykusu davranış bozukluğudur. Bu durum uyurken görülen rüyaları yaşamak olarak özetlenebilir. Rüya döneminde beynimiz uyanıklıktaki kadar aktiftir ancak kol ve bacak kaslarımızın hareket etmesi beynimiz tarafından baskılanır ve rüyada hareket etsek bile gerçek hayatta hareket etmeyiz (fizyolojik uyku felci). REM uykusu davranış bozukluğu olan hastada bu sistem bozulur ve hasta rüya görürken yaşadığı olayları yatakta yapmaya başlar. Hasta rüya sırasında bazen konuşur, bazen bağırır, eşine tekme ya da duvara yumruk atabilir hatta yataktan düşebilir. Kişi bu hareketleri yaparken uyanırsa gördüğü rüyayı hatırlayabilir. Genellikle ileri yaşlarda ve erkek cinsiyette daha sık görülen bu hastalık bazı hastalıklarla birlikte olabilir. Parkinson hastalığı ve bazı nörodejeneratif hastalıkların klinik bulgu vermelerinden yıllar önce REM uykusu davranış bozukluğu ortaya çıkabilir. REM uykusu davranış bozukluğu bazı depresyon ilaçlarının gece alınması sonucunda da görülebileceği gibi herhangi sebep olmadan da ortaya çıkabilir. Bu hastalığın tedavisinde, altta yatan hastalıkla ilgili tedaviler ile birlikte, kullanılan ilaçlar da oldukça fayda sağlar.
Huzursuz bacak sendromu, uyku ile ilişkili hareket bozukluğu grubunda en sık karşılaştığımız hastalıktır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda, huzursuz bacak sendromunun görülme sıklığının % 3 civarında olduğu tespit edilmiştir. Hastalığın şiddetli kişiden kişiye değişir. Hastaların yaklaşık yarısında aile öyküsü vardır. Parkinson hastalığı, böbrek hastalığı, polinöropati, demir eksikliği, vitamin ve mineral eksikliği, bazı romatolojik hastalıklar, depresyon ve psikoz ilaçları ve alerji ilaçları hastalığın çıkmasında veya şiddetinin artmasında etken olabilir. Ayrıca kafein, alkol ve sigaranın da, huzursuz bacak sendromu bulgularını kötüleştirebileceği akılda tutulmalıdır. Gebelikte de huzursuz bacak sendromu ile ilgili yakınmalar ortaya çıkabilir ya da gebelik öncesi var olan yakınmalar artış gösterebilir. Özellikle gebeliğin son aylarında semptomlar şiddetlenebilir. Hastalığın ortaya çıkış yaşı çok değişkendir. Ailevi formlarda yakınmalar sıklıkla genç yaşlarda, hatta çocukluk çağında ortaya çıkabilir. Hatta bazı çocuklar bacaklarını devamlı oynattıklarından “hiperaktif çocuk” tanısı bile alabilirler. Bazen çocukların ifade ettikleri bacak ağrıları, yanlışlıkla büyüme ağrısı olarak değerlendirildiklerinden hastalar tedavisiz kalabilirler. Bu yakınmaları olan hastalarda mutlaka ileri tetkiklerin yapılması ve olası metabolik bozuklukların düzeltilmesi gerekir. Eğer yakınmalar devam ediyor, kişinin günlük yaşamı etkiliyor ve uykuya dalmasını engelliyorsa ilaç tedavisine başlanmalıdır.
Uyku apne sendromu
Uyku apne sendromu, uyku ile ilişkili hastalıklar arasında en dikkat edilmesi gereken ve tedavi edilmezse vücutta birçok bozukluğa neden olabilen hastalıktır. Uykuda solunum yollarının daralması ya da kapanması sonucu ortaya çıkan nefes durması veya azalması ile birlikte kandaki oksijen düzeyinin düşmesi ile karakterize bir hastalıktır. En sık belirtisi horlamadır. Hasta çoğunlukla nefes durmalarını fark etmeyebilir. Eşleri “Geceleri çok horluyor, sonrasında nefesi kesiliyor ve bir süre sonra ya ben uyandırıyorum ya da kendisi tekrar nefes almaya başlıyor ve tıkanması geçiyor ama sonra horlamaya devam ediyor” diye apnelerin tarifini yapar. Uykudayken hastanın soluk alıp verme eforu nedeniyle ensesinde ve başında terleme olur. Solunum sıkıntısı nedeniyle kalbi zorlanır ve genellikle gece sık tuvalete kalkar. Sabahları uyku süresi yeterli olsa bile kalitesiz uyku nedeniyle yorgun ve uykusunu alamamış, ağzı kurumuş halde ve başında ağırlık hissi ile uyanır. Gün içinde, yemek sonrasında, gazete okurken, televizyon seyrederken, toplantıda, sinemada uykusu gelmeye başlar. Kötü uyku sonucunda, hasta yorgun, sinirli, konsantrasyonu azalmış olarak güne devam etmek zorunda kalır. Hatta ileri vakalarda araba kullanırken bile uykusu gelip uyuklayan ve kaza yapanlar vardır. Uyku apne sendromunun görülme sıklığı yaklaşık %3 civarındadır. Erkeklerde, kadınlara oranla biraz daha fazla görülür. Yaş, kilo ve eşlik eden hastalıklar ile görülme sıklığı artar. Ailede uyku apne sendromu varlığı veya solunum yollarının anatomisini bozacak yüz-çene anomalisi olan kişilerde daha fazla görülür. Hastalık ilerledikçe hipertansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliği, kalp damar hastalıkları ve beyin damar hastalıkları ortaya çıkar.
Uyku apne sendromu, hipertansiyon için bağımsız bir risk faktörüdür. Bu nedenle özellikle sabah saatlerinde tansiyon yüksekliği olan hastaların, uyku apne sendromu açısından mutlaka tetkik edilmesi gerekmektedir. Tedavi seçenekleri hastalığın şiddetine göre değişiklik göstermektedir. Uygun hastalarda cerrahi tedaviler yapılmakla birlikte, orta-ileri derecedeki hastalık durumunda ise altın standart tedavi maske ile pozitif havayolu basıncı (PAP) tedavisi yapılmaktadır. Hastalar ilk aşamada bu tedaviye sıcak bakmazlar. Ancak kullandıktan sonra uyku ve hayat kalitelerindeki değişimi fark ederek cihazdan vazgeçemez hale gelirler.
Özetlemek gerekirse; kişi daha önce uyuduğu saatte yatmasına ve uygun uyuma ortamına rağmen uykuya dalmakta zorluk yaşamaya başlamışsa ya da uykuya daldıktan sonra çok sık uyanmaları oluyorsa ve günlük yaşamını etkiliyorsa, geceleri nefesinde tıkanma hissi ile uyanıyor, başında ve ensesinde terleme oluyor ve tuvalete gidiyorsa, yeterli uyku süresine rağmen sabahları yorgun, uykusunu almamış uyanıyorsa, gün içinde uykusu geliyorsa, yardım alması gerekmektedir.