İklim krizi gerçeği hepimizi birtakım önlemler almaya itti. İşe, doğaya zarar veren şeyleri hayatımızdan çıkarmakla başladık. Karbon ayak izimizi yani karbon salınımına sebep olan alışkanlıklarımızı en aza indirdik. Ve genel olarak sürdürülebilir yaşam felsefesini benimsemeye başladık. Bu tam olarak nedir? Şudur: Üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken insanlığın yaşamının daimi kılınabilmesidir. Başka bir ifade ile sürdürülebilirlik, kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemizdir. (Ekolojist.net) Bunun için dünya kaynaklarını yarınlar yokmuşçasına tüketmek yerine birtakım önlemler almaya başladık. Yani doğanın kendini yenileyebilmesine olanak sağlayacak şekilde tüketmeye başladık. Tükettiklerimizi geri dönüştürmeye başladık. Aslında tam olarak tüketmemeye, dönüştürmeye başladık. Bu konuda mutfaklarımızda da yapabileceğimiz şeyler var. Gıda israfının önüne geçmek ve sıfır atık anlayışını uygulayabilmek için yapabileceğimiz şeyler şunlar:
1- Sebze saplarını atmıyor, haşlıyor ve suyunu yemeklerimize katıyoruz. Özellikle maydanoz saplarını detoks suyu olarak kullanabileceğini unutma.
2- Bayat ekmekleri de atmıyoruz. Fırında kıtır ekmeklere dönüştürüp çorbalara katıyoruz. Veya kuşlara veriyoruz. Galeta unu haline de getirebiliriz.
3- Yiyeceklerimizi ihtiyacımız olduğu kadar alıyor ve çürümelerine izin vermeden tüketiyoruz. Fazla gelen yiyecekleri sonra kullanmak için buzluğa atıyoruz.
4- Sebze, meyve ve et sularını buz küplerine koyup donduruyor ve ileride kullanmak üzere saklıyoruz. Artan her şeyden soslar hazırlıyor ve kavanozlarda saklıyoruz.
5- Avokado çekirdeklerini atmıyoruz, rendeleyip kullanıyoruz. Meyve çekirdeklerinin çoğunu tohum olarak kullanıyoruz.
Bonus: Kullandığın limonları kurutarak oda kokusu yapabilirsin. Bulaşık makinesine atarsan da bulaşıklar hem güzel kokar hem de parlar. Ellerine de sürebilirsin, ellerin nemlenir.