Suç ve Ceza: Kadın Olmak II

7.801.578.460… Bu gördüğünüz sayı şu anda Dünya’nın barındırdığı insan sayısı. Peki, bu Dünya’da sadece biz insanlar mı varız? Hayır. Bizimle birlikte bu gezegende hava soluyan, sayıları bizden de fazla olan canlı türleri bulunmakta. Bizi diğer canlılardan ayıran tek özellik sayımız değil, bir diğer ve en önemli özelliğimiz de muhakeme yeteneğimiz. Biraz bunu açıklayacak olursak, en basit tabir ile şunu söyleyebiliriz: Biz diğer canlılardan daha akıllıyız ve bir şey hakkında eğrisiyle doğrusuyla düşünebiliyoruz. Ancak düşünme kabiliyetleri bizim kadar gelişmemiş kurtlar 750kg çene basınç gücüne sahip olmalarına rağmen eşlerine saldırmıyorlar. Bir sığırı tek darbede öldürebilecek güçteki boz ayılar ya da Dünya’nın en kıskanç canlıları olan penguenler eşlerine asla şiddet uygulamıyorlar. Oysa bizler, biz insanoğlu gücümüzü bir kadının üstünde denemekten asla geri durmuyoruz. Bu nedenle ki her gün bir başka kadın cinayeti haberiyle güne başlıyoruz. Ne kadar yazık değil mi? Akıl olarak bizden daha alt seviyede gördüğümüz hayvanların bile yapmadığı bir şeyi, bizler bir meziyetmiş gibi yapıyoruz. Bunun sonu ne zaman gelir, ne zaman daha iyi bir Dünya’ya gözlerimizi açarız bilinmez ama toplumlardaki kadın algısının artık değişmesi lazım. Kadınları daha güçsüz varlıklar olarak görmeyi bir kenara bırakmalıyız mesela. Eğer söz konusu fiziksel güçse objektif yaklaşarak ve istisnaları katmayarak erkeklerin daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz ama bu, “güçlü olma” anlayışımıza göre değişir. Sadece fiziksel güç açısından da değil, her konuda kadınların erkeklerden hep bir adım geride olduğu düşünülüyor bazıları tarafından.  Maalesef, bu da cehaletin en belirgin göstergesi. Bazı insanlar bir kadının da çok başarılı olabileceğini, elinin hamuruyla her işin üstesinden gelebileceğini nedense bir türlü anlamıyor ya da anlamak istemiyorlar. Evet, bu bir cehalet çünkü yaşadığımız bu gezegende çok başarılı milyonlarca kadının olduğunu bilmiyorlar ne yazık ki. Bu cehaletin içerisinde kıvranıp dururken bir kadının eğitim alma, kendini ifade etme, kendi parasını kazanma ve hatta yaşama hakkının olduğunu dahi unutuyorlar. Sadece unutmakla da kalmıyor, onların varlığını bile yok sayıyorlar. Bu yaklaşımın sonuçlarını da maalesef her gün bir kadın cinayeti haberiyle izlemek zorunda kalıyoruz.

“Kadınlar insandır, biz insanoğlu.” der Neşet Ertaş. Ancak, yeri geliyor kadının bir insan olduğu dahi unutuluyor. Bu sadece belirli topraklarda, belirli sınırlarda olmuyor. Kadının gördüğü bu muamele belirli sınırların değil, tüm Dünya’nın kanayan yarası. Peki, bunun önüne nasıl geçebiliriz? Bu sorunun kesin bir cevabının olup olamayacağı ya da kısa sürede bu sorundan kurtulup kurtulamayacağımız bilinmez, ancak gelecek nesillere verilen daha iyi bir eğitim ve onları daha iyi yetiştirme ile kadına olan bu yaklaşımı silip atabiliriz ya da azaltabiliriz. Bunun için öncelikle çocuklarımıza insan kelimesinin kadın- erkek herkesi kapsadığını anlatmalı; cinsiyetler arası ayrım yapmak yerine herkesin eşit olduğunu, saygı görmek kadar saygı göstermenin de önemli olduğunu ve bir insanı sözlü ya da fiziksel incitmenin ne kadar yanlış olduğunu onlara öğretmeliyiz. Kız çocuklarına koyduğumuz sınırları erkek çocuklarına gelince gevşetmemeli, kız-erkek ayrımı yapmadan onlar için en uygun ve doğru olanı yapmalı, onlara yol göstermeliyiz. Erkek çocuklarının eğitimine önem verirken kız çocuklarını bir kenara atıp erkeklere zorunlu gördüğümüz okulu onlar için bir seçim haline getirmemeliyiz. Çünkü okumanın kızı-erkeği, genci-yaşlısı vb. ayrımları olmaz; olamaz. Bizler çocuklarımıza doğruyu gösterebildiğimiz sürece orada geleceğe dair bir umuttan bahsedebiliriz, çünkü bizler gözlerimizi kapattığımızda bu Dünya, bu evren onlara kalacak ve eğer bizler yaşarken gördüğümüz yanlışların doğrularını onlara öğretemezsek işte orada geleceğe dair umutlarımızı ardımızda bırakmamız gerek.

Her gün birileri, bu hayata sıkıca tutunmaya çalışan binlerce kadın ölüyor. Bizler onları konuşuyoruz ama gün geliyor isimleri sadece haber başlıklarında kalıyor. Ancak bir gazetenin bir sayısının bir sayfasında isimleri yaşayabiliyor. Belki onları geri getiremeyiz ama daha nice kadınların ölüm haberiyle o sayfalara basılmasının önüne geçebiliriz. Başkalarına umut olup onların hayallerine, umutlarına, yaşamlarına tutunmasını sağlayabiliriz. Hepimiz, kadın-erkek birlikte yapabiliriz bunu. Çünkü bu sorun başkalarının, coğrafyaların ya da cinsiyetlerin sorunu değil, hepimizin sorunu.

Umarım yarınlar bugünlerden daha aydınlık olur bizim için ve umarım bir yerlerde bir kadının daha dünyası karartılmaz. Kelimeler kifayetsiz kalır ya, bu da öyle bir durum. Ne söylesek ne yazsak aslında derdimizi, acımızı anlatamaz. Ancak, bu konunun üstünü kapatmak ya da unutmak yerine daha çok konuşmamız gerek; çünkü bizler toprağın altına giren her kadının sesiyiz. Onların ve şiddete uğrayan, baskı altında olan diğer tüm kadınların sesi…

Yazar: Elif Burcu Ulun

Filokalist

Written by Altan Yiğit

One Comment

Leave a Reply
  1. Thank you, I have recently been looking for info about this topic fora long time and yours is the greatest I’ve found outso far. However, what about the bottom line?Are you sure concerning the source?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir