“Mutluluk; düşündüklerinizin, söylediklerinizin ve yaptıklarınızın uyum içinde olduğu andır.” -Mahatma Gandi
Gandhi tamamen haklıydı. Değerlerinize ve hedeflerinize uygun davranmadığınızda iç çatışmalar yaşarsınız. Projeniz üzerinde çalışıyorsunuz, sevdiklerinizle bir arada bulunuyorsunuz, sağlıklı besleniyorsunuz ya da başka şeyler yapıyorsunuz. Yani bir şekilde bilerek çelişkili bir şekilde hareket ediyorsunuz. İnsanların çoğunluğunun yaptığı gibi siz de bu çelişkili davranışlarınızı haklı çıkarabilir ve kendinizi hayallerinize giden yolda olduğunuza ikna edebilirsiniz. Ancak aynada kendinize dürüst bir bakış attığınızda kendinizi nasıl aldattığınızı göreceksiniz. Davranışlarınız doğrudan sonuçlarınıza dönüşür. Bilinçli olarak kendinizi sabote ettiğinizde, kendinize tam anlamıyla güven duyamazsınız. Bu kimlik karmaşaları yaratacaktır. Küçük şeyler büyük şeyleri yaratır. Basit şekilde başlamalısınız. Kendinizde sürekli motivasyon ve momentum aramayın. Bunlar anlık olarak değişen çok kararsız duygulardır. Şu anda bunlara ne kadar sahip olduğunuz önemli değil, önemli olan şudur: Hayatının bahçesini korumazsan onu kaybedeceksin. Bu da günlük olarak yaptıklarınızla şekillenir.
Değerlerinize ve hedeflerinize ne kadar yakınsınız?Ne kadar iç çatışma yaşıyorsunuz?Herkesin çoğu zaman davranışları genellikle değerleriyle ve hedefleriyle çelişir. %100’lük bir mükemmellik asla amaç olmamalı. Fakat şunu da iyi bilmeliyiz: değerlerimizin ve hedeflerimizin tutarlılığı ve uygulanması önemli bir ivme ve sonuç yaratır.
Aristoteles’in dediği gibi: “Siz tekrar tekrar yaptığınız şeysiniz”.
Ya da belki Albus Dumbledore bunu en iyi şekilde ifade edenlerden: “Gerçekte ne olduğumuzu gösteren yeteneklerimiz değil, seçimlerimizdir. ”
Hayatlarımızı 24 saatlik periyotlarla yaşıyoruz.
Hepimizin her gün 24 saati var. Dolayısıyla günleriniz iyi değilse, hayatınızın iyi olmasınız beklemeyin. Günlerinizi yönetmeyi başarabilirseniz başarı kaçınılmazdır.
Bugün günün nasıldı? Ciddi anlamda.
Bugün yaptığınız her şeye bir bakın. Olmak istediğiniz kişi gibi davrandınız mı?Gelecek yıla kadar her gününüzü bugün gibi geçirirseniz nereye varacaksınız?Hedeflerinizi ve hayallerinizi gerçekten istiyorsanız bunun olması için ideal gününüzün bugünden ne kadar farklı olması gerekiyor?
Hayallerinizi gerçekleştirmek için “normal” bir gün neye benziyor? İdeal yaşamınızı bilinçli olarak tasarlamanın en iyi yollarından biri, ideal gününüzle başlamaktır.Tam olarak istediğiniz hayatı yaşamak için her gün ne gibi aktiviteler yapmalısınız? Şu anda ideal güne giden yolda iyi şeyler yapıyor olabilirsiniz. Fakat bunlar gerçekten sizi hayallerinize yaklaştırıyor mu?
İdeal gününüz kendi “iyi yaşam” görüşünüze dayanmalıdır. Çünkü kendiniz için mutluluğu ve başarıyı tanımlayan tek kişi sizsiniz.
Mesela başarılı psikolog Benjamin Hardy’nin bir günü şöyle geçiyor:
● 8 saat derin ve sağlıklı uyku.
● Sağlıklı ve temel besinleri içeren yeme düzeni. Her gün en az bir öğünü eşi ve çocukları ile yiyor.
● 30–60 dakikalık egzersiz.
● 15-30 dakika dua ve meditasyon (akıllı telefon yok).
● 2-4 saatlik katılımlı öğrenme (akıllı telefon yok).
● 2–3 saat çalışma.
● Çocuklarıyla geçirdiği 2 saat (akıllı telefon yok).
● Eşi ile baş başa geçirdiği 1 saat (akıllı telefon yok).
Bu eylemlerin hangi sıra ile gerçekleştiği önemli değildir. Zaten iki günü tam olarak aynı şekilde yaşayamazsınız. Başarılı insanlar günlerini planlamaya dair bir konuda hemfikir: sabahları nasıl uyandığının gününün geri kalanını büyük ölçüde belirlemesi. Genelde erken saatlerde bir amaçla uyanırsanız gününüzün geri kalanı çok daha iyi gidecektir. Fakat reaktif bir halde uyanırsanız bir şeylerin yolunda gitmesi zorlaşacaktır.
Benjamin Hardy bunun bilimsel bir nedenine ulaşamadığını söylüyor. Ama bunun bir bütünsellik olduğunu söylüyor. Uyanmak, kendinizi başarıya hazırlamak, vücudunuzu yoğun bir zindeliğe doğru sürüklemek ve daha sonra işe başlamak! Yani bütün bunlar bir bütünün parçaları. Bir zincir!
Kesin olan başka bir şey daha var. Zamanımızı nasıl harcadığımız bizim kontrolümüzde. Bunun böyle olduğuna inanmayı reddedersek bizi kontrol edecek harici ve zararlı bir mekanizmamız var: kurban zihniyeti. Dürüstçe aynaya bakıp her şeyin sebebi olduğumuzu kabul edene kadar asla yaşamlarımızı değiştirme gücümüz olmayacak. İdeal günün neye benziyor? İdeal gününüzü ne sıklıkla yaşıyorsunuz? İdeal gününüzü sürekli yaşayacak olsaydınız, bundan bir yıl sonra nerede olurdunuz? Beş yıl içinde nerede olurdunuz?
Nereden başlayabilirsiniz?
1) İdeal günün neye benzeyeceğini hayal etmek için birkaç dakikanızı ayırın.
2) İdeal gününüzde olacak aktivitelerin bir listesini yapın.
3) Günlerinizi nasıl geçirdiğinizi takip edin.
Zamanınızı gözlemlemeye başladığınızda ve bilinçlendiğinizde hayallerinizle yaptıklarınızın ne kadar çelişkili olduğuna şaşıracaksınız. Elbette bunları söylemek kolay, hayata geçirmek çok kolay olmayacak. Ancak bilinçli ve uyumlu bir şekilde yaşamak tamamen mümkün. Kötü alışkanlıkları iyi alışkanlıklarla değiştirmek tamamen mümkün. Ve olmak istediğiniz kişi olmak tamamen mümkün.
Motivasyon ve Özdenetim Teorisi
Hedefleriniz net, özünde motive edici ve zamana bağlı olduğunda, başarılı olana kadar devam edersiniz.Motivasyonunuz yoksa, hedeflerinizle ilgili bir sorun vardır. Ya yanlış hedefleriniz var, yeterince spesifik değiller ya da zaman çizelgesi yeterince kesin değil (bakınız Parkinson Yasası). Bir araştırmaya göre özdenetim, hedeflerimiz ve davranışlarımız arasındaki tutarsızlığı tespit eden psikolojik süreçtir. Motivasyon gücümüzün ateşlemesi, bulunduğumuz yerden olmak istediğimiz yere ulaşmamıza yardımcı olur. İdeal koşulları beklemek yerine, en kötüsünü planlayın. Bir şeyin ne kadar zaman ve çaba harcayacağını küçümsemek yerine, bu şeyleri abartın.
Uygulama Niyetleri
Tabii ki, hedeflerinize ulaşmak o kadar kolay değil. Öyle olsaydı, herkes başarılı olurdu. İnsanlar genellikle amaçlarını hedeflerken özdenetim sorunları ile başa çıkamazlar.
Bir sürü araştırma şunları belirlemeye çalıştı: İnsanlar motive kalmak için uğraşırken bir amaç için çabalamaya nasıl devam ediyorsunuz?
Cevap psikologların uygulama niyetleri dediği şeydir ve dayanıklılığı önemli olan spor kategorilerindeki sporcularda açıkça görülür. Bir maraton koşucusu zorlu bir koşuya başladığında, bu koşuyu bırakma kararı alacağı andaki koşulları önceden belirler. Mesela: “Görüş alanımı tamamen kaybedersem duracağım.
Duracağınız koşulları önceden belirlemezseniz olgunlaşmayı bırakırsınız. Bir araştırmaya göre çoğu insan gerçek kapasitelerinin yüzde 40’ında durmayı seçiyor. Ancak uygulama niyeti teorisi daha da ileri gider. Sadece bırakacağınız koşulları bilmekle kalmaz, aynı zamanda karşıt koşullarla karşılaştığınızda hedefe yönelik davranışları planlamanız gerekir.
Şu hikaye buna iyi bir örnek olabilir: Jesse adlı genç on yıldan fazla bir süredir hevesli bir sigara içicisi ve günde birkaç paket içiyor. Üç yıl önce bağımlılığından kurtulmak için profesyonel yardım alarak karantina yöntemini seçti (Bağımlı kişi bir odaya kapatılır ve kaderiyle baş başa bırakılır. Genellikle kriz anından itibaren 48 saatte işlem tamamlanır). Jesse sigarayı bırakmış olmasına rağmen ne zaman stresli olsa veya bir şeye sinirlense “Eğer sigara içiyor olsaydım, şu an bir tane yakardım” diyor. Sonrasında gününü yaşamaya devam ediyor. Yani sigarayı bırakmak bir hedef fakat sonrasında bunu tetikleyecek olaylar karşısında nasıl tavırlar sergileyeceğinizi de önceden belirlemeniz gerekiyor.
Sadece başarılı olmayı istemekle yetinemezsiniz. En kötüsü için plan yapmalı ve hazırlanmalısınız. Sık sık raydan çıkacaksınız. Motive olmadığınız anlara hazırlanmanız gerekiyor. Bunu, motivasyonunuzu otomatik olarak yeniden tetikleyen tetikleyiciler oluşturarak yapabilirsiniz. Mesela kimimiz motivasyon sözleri okumakla motive oluyor olabilir. Bazılarımız bir film karakterinden etkileniyor olabilir. Bazılarımız kişisel gelişim kitapları ile kendini motive hissediyor olabilir. Hedeflerinize giden yolda karşılaşacağınız zorlukları düşünün.Aklınıza gelebilecek tüm zorlukları hayal edin. Her birine proaktif yanıtlar oluşturun. Bu şekilde savaşa hazır olacaksınız.
Richard Marcinko’nun dediği gibi: “Eğitimde ne kadar çok terlerseniz, savaşta o kadar az kanarsınız.”
Bu zorluklarla karşılaştığınızda planlarınızı devreye sokun.
Sonuç
Bugün günün nasıldı? Dün ne olacak? Her günü nasıl geçirdiğiniz, kim olduğunuzun ve kim olacağınızın açık bir göstergesidir. Daha iyi bir gelecek istemek yeterli değildir. Geleceğin neye benzediğini bilmeniz ve bugün bu şekilde yaşamaya başlamanız gerekiyor. Kazananlar kazanmaya başlamadan önce kazananlar gibi davranırlar. Bugün kazanan gibi davranmıyorsanız yarın kazanan olmayacaksınız.
Yazar: Ceotudent