Aç Olan Duygularımız Mı?

Çocukluk döneminde temel duygusal ihtiyaçların doyurulmamasından kaynaklanan boşluğu yiyecekle doyurma çabasına duygusal yeme bozukluğu ya da duygusal açlık denilmektedir. Kilo verememek, tiroid hastalığı, gizli şeker ya da insülin direnci, böbrek üstü bezlerinin fazla çalışması, polikistik over sendromu, düzenli beslenememek, uyku problemleri, yetersiz aile desteği ya da motivasyonla ilgili olduğu kadar duygusal yeme bozukluğuyla da çok ilişkilidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar duygusal açlığı doyurma ihtiyacının kilo verememenin en önemli nedeni olduğunu göstermiştir.
Duygusal yemeden kurtulmak duygularınızı, yemenizden ayırmanıza yardımcı olacaktır. Sağlıklı bir şekilde kilo vermek; vücudunuzun, zihninizin ve duygularınızın tamamında bütünsel bir yeniden ayarlama yapılması anlamına gelmektedir. Üzüldüğümüz zaman ya da stresli hissettiğimizde, o an kendimizi rahatlatmak için bir kurabiyeye sarılırız ya da bir çikolatayı yiyebiliriz. “Arada bir” ya da farkında olmadan gerçekleştirdiğimiz bu davranış biçimi artık “her zaman” yaptığımız bir davranış olmuşsa kötü bir alışkanlık edinmişsiniz demektir. Duygusal yeme de bir alışkanlıktır ve ortadan kaldırmak bir hayli güçtür. Bunun yerine bu alışkanlıkları değiştirmek terapinin önemli aşamalarını kapsamaktadır. Bunu nasıl başarabilirim dediğinizi duyar gibiyim. Bunun büyük kısmını bilincinizle ve bilinçaltınızla yapacaksınız. Bilinçaltımız bütün alışkanlıklarımızı yönetir, duyusal farkındalığımızı gözetim altında tutar ve bizi hayatta tutan nefes almak gibi, kalbimizin atması gibi diğer bütün fonksiyonlarımızı yöneten harika ve de karmaşık bir sistemdir.
Aşağıdakilerden bir ya da daha fazlası sizin için de geçerliyse;
• Duygularınızı yiyecekle bastırıyor ya da kontrol ediyorsanız,
• Kendinizi istemediğiniz ya da acıkmamışken bir şeyler yerken bulmaktan bıktıysanız,
• Kilo vermek istiyorsanız,
• Yeme biçiminizi ve bu alışkanlığı değiştirmek istiyorsanız,
• Sağlıklı kilonuzu korumak istiyorsanız,
• Bir diyetin daha üzüntüsü ya da başarısızlığıyla yüzleşecek durumda değilseniz ve gerçekten daha ince bir vücut ve daha mutlu, sağlıklı bir yaşam tarzınız olsun istiyorsanız mutlaka bir psikolog ve diyetisyenden destek alarak ERTELEMEDEN sürece başlanmalıdır.
Ertelemek, aslında kendinizi sabote etmektir. Ertelemeyi alışkanlık haline getirmiş bireyler, tipik olarak hayatın her alanında bir şeyleri ertelerler. “Kronik erteleme” sanıldığından daha karmaşık ve önemli bir sorundur. Bu yüzden duyguları bastırmak yerine mutlaka en kısa sürede psikolojik destek alınması en doğru karar olacaktır.

 

Uzm. Klinik Psk. Şule Arslan

Written by Altan Yiğit

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir