İnsanlığın var oluşundan bu yana kadın ve erkek cinsinin farklılıkları konuşulmaya başlanmıştır. Kadın ve erkek arasında yapılan kıyaslamalar, tanımlar, tespitler hepsi bizden önce vardı ve bizden sonra da var olacaktır. Bazı kesimler insanı kadın ve erkek olarak ifade etmeyi ayrımcılık olarak görse de, bana kalırsa bu tanım son derece yetersiz. Çünkü bir Pepapp kızı olarak, bazen erkekler ile bırakın aynı cins olmayı onların uzaydan bile gelmiş olabileceklerini düşünüyorum.
Akla kara mıyız? Elma ile armut muyuz? Yoksa tencere ile kapak mıyız? Bu sorularının yanıtını vermek cidden zor. 🙂 Bir tek şunu biliyoruz: “Ne onlarla ne onlarsız olmuyor.”
Peki madem, bunca tartışma ve anlaşmazlığın nedeni nedir?
Cevap veriyorum: Beyin yapılarımız arasındaki farklılık! Çok sofistike bir yanıt oldu değil mi? Ama şimdi size maddeler halinde anlatınca beni çok iyi anlayacaksınız. Kadın ve erkek beyni arasındaki araştırmalar, Fransız İhtilali esnasında giyotin ile vücuttan yeni ayrılan beyin üzerine yapılan çalışmalardan günümüze kadar gelmektedir. Eh artık bu bilgiler de onları anlamamızı sağlamaz ise vay halimize ya da vay hallerine!
1- Kadınların ergenlik döneminde daha fazla östrojen ve daha az testosteron salgılaması nedeniyle beyinlerimiz erkeklere göre daha önce gelişmektedir. Bu gelişim hassasiyet ve duyarlılığımızın daha önceden geliştiğini ifade etmektedir. Şimdi sen ağlarken sana bön bön bakıp, sürekli “ne oldu şimdi ya?” diye soran o gözlerin nedenini anlayabiliyor musun tatlım?
2- Kadınların beynindeki bağlantı, beynin sağ ve sol kısımlarını bağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Erkeklerde ise bu bağlantılar, bir tek kısmın ön ve arkası arasında olmaktadır. Yani sen hem çocuk yapıp hem kariyer yaparken, erkekler sadece haritada yön bulmak ya da futbol oynamak, kayak yapmak gibi konularda kas kontrolünü senden daha iyi sağlayabiliyorlar. (Ay yazık kız.)
3- Kadınların konuşma merkezleri beynin sol tarafındadır. Erkeklerde ise beynin ön ve arka kısmına dağılmıştır. Bu nedenle kadınların konuşma yeteneği daha fazladır. İyi ki Amerika’da koloni döneminde yaşamamışız. O dönemlerde “çok konuşmak” diye bir suç varmış ve cezası da dilin mandalla tutturulması ya da başın suyun altında uzun süre tutulmasıymış. Ne mana yani! Ay ne güzel cıvıl cıvıl anlatacak çok şeyimiz var tatlım. Ama en azından bizim kadar konuşmalarını beklemeyebiliriz. 🙂
4- Kadın beyninde, erkek beynine göre daha fazla kan akışı olmaktadır. Bu fazla akış, kadını erkekten daha detaycı bir hale getirmektedir. Daha detaycı olmak, kadınları daha yüksek farkındalığa taşımaktadır. Gitgide anneme benziyorum Afitaaap!
5- Beyin içerisinde duygusal tahrik ve korku bölgesine karşılık gelen “amigdala”, erkeklerde kadınlara nazaran daha büyüktür. Biz günde belki bir kere cinsellik düşünürken, erkeklerin günde 19 defa düşünmesinin de nedeni hep amigdaladanmış. Amigdalanıza sağlık ne diyelim.
Kısacası tatlım, her şey o minnoş beynin çalışma şeklinden kaynaklıymış. 🙂 Derin bir nefes alabiliriz ve geriye sadece sevgi ve aşkı bırakabiliriz, biz farklılıklarımız ile çok ama çok güzeliz.