Bu sorunun etrafındaki bilimsel tartışmalar devam ediyor, ancak bir nörobilimci beyinlerimizin tahmin ettiğimizden daha fazla benzediğimizi söylüyor.
Popüler bilim uzun zamandır erkek ve kadın beyni arasındaki gizli biyolojik farklılıkları ortaya çıkarmaya çalışıyor.Ancak Chicago Tıp Fakültesi’nde çalışmalarını sürdüren nöroloji profesörü ve yazar Lise Eliot, cinsiyetler arasında doğuştan gelen farklılıkları aramaya gidenlerin onları bulamayacağını söylüyor.2018’deki Aspen Ideas etkinliğinde Lise Eliot şöyle dedi:
“İnsanlar erkeklerin Mars’tan, kadınların Venüs’ten olduğunu söylüyor. Ancak beyin unisex bir organ.”
Bu cesur bir ifadeydi. Bu konuda bilim ikiye bölündü. Medyada sürekli Eliot’un tezini çürütüyor gibi görünen araştırmalarla karşılaşıyor fakat bu araştırmalar tam olarak neyi ölçüyor buna iyi bakılmalı! Örneğin, İngiltere’deki geniş çaplı bir araştırma, erkeklerin beyin bölgelerinin çoğunun kadınlardan daha büyük olduğunu ve ortalama olarak kadınların daha kalın serebral kortekslere sahip olduğunu keşfetti. Peki bu beynin performansına ve çalışmasına nasıl etki ediyor? Cevap: belirsiz. Başka bir araştırma, birçok insanda ortalama olarak beyin yapısındaki cinsiyet farklılıklarının var olduğu açıklaması yaptı. Hemen arkasından da beynin zaten bireysel özelliklerin bir karışımı olduğu açıklamasını yaptı. Yani yine elde var sıfır.Ancak, beyinleri ne olursa olsun, kadınlar ve erkekler arasındaki davranış ve performans farklılıklarının sosyalleşme ile güçlü bir şekilde şekillendiğini söyleyebiliriz.Eliot’a karşı tezler sunan sinirbilimciler, bu davranışların hormonlarla ilgili olabileceğini ve testosteron miktarının kadın ve erkek beyinlerindeki karar mekanizmalarına etkileri olabileceğini söylüyor. Aslında bakarsanız testosteron saldırganlıkla bağlantılı olmasına rağmen, erkek davranışları için evrensel bir açıklama sunmaz. Eliot ayrıca, cinsiyetten bağımsız olarak herkesin rekabetçi veya saldırgan olabileceğini, ancak erkeklerin ve kadınların, sosyal normlara dayalı bu özellikleri ifade etmenin farklı yollarının olabileceğini söylüyor.Eliot bu araştırmaların doğru olabileceğini ancak akademik kurumların medya ile bir araya gelerek ilgi çekme odağında araştırma sonuçlarının çarpıtıldığını söylüyor.
Örneğin Independent’ta yayımlanan ve erkek beyninin kadın beynine göre %10 daha büyük olduğunu söyleyen şu makale! Doğru ama bu sadece fiziksel bir büyüklük. Bundan bahsedilmiyor. Zaten tüm erkek organları ortalama olarak daha büyüktür, ancak bu farklı şekilde çalıştıkları anlamına gelmez.Yanlış anlaşılmalara sebebiyet veren başka bir örneğe bakalım.1970’li yıllarda o zamanki Harvard Üniversitesi Rektörü Lawrence Summers da dahil olmak üzere çoğu kişi erkeklerin bilim, matematik, mühendislik gibi alanlarda neden kadın sayısının daha düşük olduğuna bir açıklama getirmek için matematik bölümündeki kadınların daha kötü performans gösterdiğini anlatan bir açıklama yaptı. Eliot, o yıllardaki bu açıklama için “İnsanlar matematikte dahi olmanın bir erkek fenomeni olduğunu söylediler” diyor.Elbette daha sonra gerçek ortaya çıktı. Meğer bilim, matematik, mühendislik gibi alanları seçmek isteyen kadınlar hep caydırılmaya çalışılmış. Eliot o zaman açıklanan rakamlara göre kadınların şu an aradaki farkı ciddi oranda kapatmaya başladığını söylüyor.Eliot konuyla ilgili fikrini şu sözle sonlandırıyor:
”Erkek ve kadın kalbi ya da böbreği birbirinden ne kadar farklıysa, erkek ve kadın beyni de birbirinden o kadar farklı.”