Psikologlar tarafından “Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu” olarak bilinen psikopatlık, en basit tabiri ile empati ve pişmanlık gibi duygulardan yoksunluğuyla örneklenen B tipi bir kişilik bozukluğudur. Peki ya sosyopatlık? Psikopatlığın bir türü müdür? Psikopatlar ve sosyopatlar arasındaki fark nedir? Tüm bu soruların cevabı bu içerikte!
Her psikopat ya da sosyopat cinayet işlemek zorunda değildir.
Genel olarak hepimizin bildiği belirli bir psikopat tanımı vardır. Cinayetler işleyen hatta çoğu zaman bunu seri katilliğe kadar taşıyan kişilere psikopat diyoruz fakat her psikopat ya da sosyopat cinayet işlemek zorunda değildir. Her katil psikopat olmak zorunda değildir. Bu kişilik bozukluğuna sahip birçok kişi belki de gün içinde karşılaştığımız insanlar olabilmekte.
Sosyopatlık ve psikopatlığın en temel benzerliği, iki kişisel bozukluğun da empati ve suçluluk duygusundan yoksun, genellikle çevresindeki insanların üzerinde güç sahibi olmaya çalışma, yaptığı herhangi bir davranıştan pişman olmama, davranışlarının sorumluluğunu üstlenmeme duygularını içeriyor.
Tüm katillerin psikopat ya da sosyopat sayılması tam da bununla ilişkili. Şiddete ve suça eğilimli olmaları, onları birinci dereceden bir katil adayı yapıyor.
Psikopatlık ve sosyopatlık arasındaki en büyük fark şudur ki; psikopatlık doğuştandır, sosyopatlık ise sonradan öğrenilir.
Bu tanımı biraz daha açmak gerekirse;
Sosyopatlar psikopatlara göre daha stabil bir ruh haline sahiptir ve çoğunlukla dürtüsel hareketlerde bulunur.
Bu dürtüsel hareketten dolayı psikopatlara göre daha karasızdır hatta suç işleme konusunda detaylı plan yapmaktan yoksunlardır.
Yazan: Ceotudent