Tarih çoğunlukla erkekleri yazar. Sanki tarihe sadece onlar yön vermişler ve insanlığın gelişmesine sadece onlar katkıda bulunmuşlar gibi. Kadınlar ya erkeklerin destekçileri olarak ya da ataerkil kültürlerde tek tük başarılarla genelde ikinci planda kalmıştır. “Genelde” diyoruz çünkü tarihte bu düzeni bozan; devletlere, bilime, insanlığa yön veren; özgür, asi ve güçlü kadınlar da var. İşte bu yazı onlarla ilgili.
Marie Curie (1867 – 1934): Dünyanın bugünkü hale gelmesinde etkili olan, bilimin gelişmeye başladığı 1900’lerde, bilinen tek bilim kadını. Çünkü polonyum ve radyum adlı elementleri ayrıştırıp isimlendirdi. Radyoaktivite üzerine önemli çalışmalarda bulundu ve radyoloji bilimini kurdu. 1906’da “genel fizik profesörü” olarak Sorbonne Üniversitesi’nin fizik bölümüne girdi. Bu unvanı taşıyan ilk kadın olması da önemlidir. Ayrıca 1903’te Fizik ve 1911’de Kimya Nobel ödüllerini aldı.
Jeanne d’Arc (1412 – 1431): Daha 16 yaşındayken zırhını giyip, kılıç kuşanıp Fransa’nın savaşlarında en ön saflarda yer aldı. İnsanlara yol gösterdi ve ülkesini İngiltere’ye karşı korudu. Kendisine İsa’dan vahiy geldiğini söylediği için cadı denildi ve yakıldı. Fakat ölümünden 490 yıl sonra Vatikan tarafından azize ilan edildi.
Sappho (M.Ö. 570): Tarihin ilk kadın edebiyatçısı. Ayrıca Yunan tiyatrosunun ilk kadın oyun yazarı. Coşkulu ve cesur şiirleriyle ön plana çıktı. Ama asıl Afrodit’e aşık olduğu için lezbiyen olarak adlandırılması ve lezbiyen yani lesbos kelimesinin yaşadığı Lesbos’tan gelmesiyle ünlü. Kadınların özgürleşmesi için çok çalışmıştır.
Prenses Diana (1961 – 1997): İngiltere’deki katı kraliyet kurallarını ve soğukluğunu yıkarak halkla iletişime geçti. Toplumun alt kesimleriyle yakın ilişkiler kurdu, hayır işleri yaptı ve çok sevildi. Bir prensesti ama saray hayatı ona göre değildi. Özgür olmak istiyordu. 1997’de özel hayatına müdahale eden paparazziler tarafından öldürüldü. Cenazesine her kesimden insan katıldı.
Mary Wollstonecraft Shelley (1759 – 1797): Gördüğü bir rüya üzerine yazdığı romanı “Frankenstein or the Modern Prometheus”la efsane oldu. Fakat o sadece, tüm zamanları etkileyen Frankenstein karakterini yaratmasıyla bilinmiyor. Aynı zamanda feminizmin ilk tohumlarını da attı. İngiltere’de kadın haklarının yasallaşması fikrini ilk ortaya atanlardan biri de o.
Sabiha Gökçen (1913 – 2001): Dünyanın ilk kadın savaş pilotu, Türkiye’nin ilk kadın havacısıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı olan Sabiha Gökçen, Türkiye’de kadınların neler yapabileceğinin, ne kadar güçlü ve bağımsız olduklarının kanıtıdır.
Anne Frank (1929 – 1945): Nazi Almanyası döneminde 13 yaşındaydı ve Amsterdam’da babasının ofisinde saklanıyordu. Burada, yaşadıklarını yazdığı günlüklerle Nazi zulmünü tüm dünyaya duyurdu. Bu yüzden de Yahudi Soykırımı’nın sembolü oldu.
I. Elizabeth (1533 – 1603): Kendini İngiltere’yle evli ilan eden ve İngiltere’nin bağımsızlığına adayan kraliçe. Siyasi ve ekonomik olarak İngiltere’nin en başarılı dönemlerinden birinin kraliçesidir. Ayrıca son derece sıra dışıdır. Mesela asla evlenmemiştir. 13 yaşında 4 dil öğrenmiştir. Olabildiğinde süslü kıyafetler ve beyaz makyaj modasını getirdi.
Coco Chanel (1883 – 1971): “Moda geçicidir ama stil kalır.” sözüyle modaya modernizmi getiren modacıdır. Ondan önce abartılı kıyafetler, süslü şapkalar, kabarık etekler vardı. O, kadınlar için pantolonu tasarladı. Özgür ve güçlü kadının sembolü oldu.
Hatşepsut (M.Ö. 1507 – 1458): Mısır’ın ilk kadın firavunu ve en güçlü yöneticilerinden biriydi. Dönemi barış ve bolluk içinde geçti, mimari ve taşımacılık konusunda geleceğe ışık tutacak adımlar attı. Bir kadın firavun olarak büyük saygı gördü.