Karikatür filmlerinin öncüsü, Disneyland’in yaratıcısı, 20. yüzyılın en yaratıcı beyinlerinden biri olarak bilinen Walt Disney; bu noktaya gelene kadar birçok başarılı insan gibi sayısız eleştiriye maruz kaldı. Öyle ki yaratıcılıktan yoksun olduğu söylenerek bir zamanlar çalıştığı gazeteden atıldı.
Walt küçük yaşlardayken ailesi sürekli taşınıyordu. Başka yerlere adapte olmaya çalışarak kesik kesik bir çocukluk yaşadı. Ayrıca ailesinin durumu iyi olmadığı için Walt ve kardeşleri küçük küçük işlerde çalışıyordu.
Ailesi Chicago’dan Missouri’ye taşındı ve en son Walt dokuz yaşındayken Kansas şehrine yerleşti. Ve maddi imkansızlıklar nedeniyle Walt ve kardeşleri çalışmak zorundaydılar. Bu sebeplerden dolayı okul hayatı Walt’ın birinci önceliği olamadı.
Vatansever bir genç olan Walt, 16 yaşındayken Amerika 1. Dünya Savaşı’na hazırlanıyordu, orduya kayıt olmaya çalıştı ancak yaşından dolayı reddedildi. Fakat o kayıt olmanın bir yolunu bulmuştu.
Kızıl Haç birimine katılma başvurusunda doğum tarihini değiştirmeyi başardı. O zamandan önüne çıkan engellerden yılmayıp başka çözüm yolları arayan bir kişiliğe sahipti. Savaşın geri kalan kısmında savaş sonrası operasyonlara yardım etti.
Geri döndüğünde, bir gazetede siyasi karikatürler ve çizgi romanlar çizmek için işe girdi. Fakat yeterince yaratıcı olmadığı söylenerek işte kovuldu. Sonrasında kısa süreli bir girişimcilik macerasına atıldı.
Kardeşi Roy, Rubun Sanat Stüdyosu’nda çalışıyordu ve Walt Disney’in karikatürist Ubbe Iwerks’le tanışmasına vesile oldu ve kısa ömürlü bir şirket olan “Iwerks-Disney Ticari Sanatçıları” kuruldu.
Walt Disney kurduğu bu iş için heyecan ve zevkle doluydu. Adeta bu dünya tarafından büyülenmiş ve içine dalmıştı. Kısa bir süre sonra bir yerlerden ödünç kamera bularak “Laugh-O-Grams” isimli kendi çizgi filmini yarattı.
Bu bir başarıydı, gerçekten de Kansas City’den takdir gördü. Bundan sonra bir stüdyo satın alıp kendi animasyonları yaratmaya başladı. Çok iyi gittiğini düşünmesine rağmen yine olmadı, iflas etti.
Her ne kadar cesurca bir adım olsa da erken bir teşebbüs olduğu için iflas etti. Disney, çalışanlarının maaşlarını ödemede başarılı olamadı.
Vazgeçmeyi bilmeyen biriydi. Kamerasını satıp Hollywood’a yerleşti. Yönetmenlik için stüdyoların iş ilanlarına başvurmaya başladı.
Son çare olarak kardeşi Roy ve arkadaşı karikatürist Iwerks’ün kendisine katılmasını istedi ve birlikte Disney Brother Stüdyosu’nu kurdular. İşler iyi gidiyordu!
Başlattıkları seriler başarılı oldu, Hatta Walt’un çizgi filmlerinden birisinin dağıtımı da büyük bir şirket olan Universal tarafından yapıldı.
Iwerks tarafından bir tavşan yaratıldı. Tavşanı çizmemesine rağmen tavşana hareket yetisi kazandıran Walt’tu, buna rağmen artık Walt’a ihtiyaç olmadığına karar verildi.
Walt yıkılmıştı ve o andan itibaren artık yalnızca haklarına sahip olduğu, kendi çizdiği karakterler üzerinde çalışacağına karar verdi.
New York’tan trene binerken Walt, umutsuzca yepyeni bir fikre ihtiyacı olduğunu biliyordu. Aklının bir köşesinde hep yüksek potansiyel taşıdığına inandığı oldukça sempatik bir fare karakteri vardı.
Sürekli bir fare karakteri üzerine düşünen Walt ve o hepimizin bildiği çizgi film dünya tarihine giriş yaptı. Mortimer olarak adlandırdığı farenin adını karısının ısrarıyla Mickey Mouse olarak değiştirdi.
“İlerlemeye devam ediyoruz, yeni kapılar açıyor ve yeni şeyler yapıyoruz çünkü merakımız bizi yeni yollara sürüklüyor. Peşinden gidecek cesaretimiz varsa tüm hayallerimizi gerçekleştirebiliriz.” Walt Disney
“Umarım tek bir şeyi asla gözden kaçırmayız, hepsi bir fare ile başlamıştı.”
Walt Disney, 65 yıllık ömrüne 5 Oscar, 31 Akademi Ödülü gibi birçok ödül sığdırdı.
62 yaşında, kariyerinin zirvesinde, dünyadaki en tanınmış figürlerden biri olmuşken kendisine kanser teşhisi kondu. 65 yaşında hayatını kaybetmeden kısa bir süre önce kardeşi Roy’a heyecanla yeni projelerinden bahsedecek kadar yarattığı bu dünyaya tutkuluydu.
“Kahkaha zamansız, hayal gücü yaşsız, düşler sonsuzdur.” -Walt Disney
Yazar: Ceotudent