İnsanlık, hayatını temel iki duygu çevresinde yaşamaktadır:. Biri korku bir diğeri ise inançtır. Korktuğumuz şeylerden kaçar, inandığımız şeylerin üzerine gideriz. Bu nedenle aslında eylemlerimizi karşımıza çıkan durum ya da olaylar değil, onlara karşı hissettiğimiz duygular belirlemektedir.
Nasıl mı? Mesela iş yerinizde çok mutsuzsunuz her geçen gün daha da tükeniyorsunuz. Buna rağmen yeni bir işe başlamaktan, yeni insanlara alışmaktan, kurulu düzeni bozmaktan, konfor alanınızı kaybetmekten “korktuğunuz” için mevcut mutsuzluğunuzu sürdürebilirsiniz. Ya da kaybetmekten korkmadan, yeni bir işin size katacağı yeniliklere ve iyiliklere “inanıp” harekete geçebilirsiniz. Duygularınız eylemlerinizi belirlemektedir unutmayın!
Şems’in o güzel sözünde söylediği gibi, “’Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”
Kaybetmekten korkmak tabii ki doğal bir duygudur. Çoğu zaman insan hayatını kurtaran da bir duygudur. Bu sadece bir insanı kaybetmek değil, güveni, konforu, sağlığı ya da yaşamı kaybetme korkusu da olabilir. Ancak bizim burada bahsettiğimiz, mantığın önüne geçen korkularımız. Sonuçları patolojik ögeler içerebilmektedir.
Korkuyu en çok üç durum altında hissediyoruz:
1- Kazanılmış ve elde edilmiş olan şeyleri kaybetme korkusu
2- Bilinmeyenden korkmak
3- Hayatın gerçekleri ile başa çıkamamak endişesinden doğan korku
Bu şekilde okuduğumuzda hepsinin içimizdeki yerini nasıl hissediyoruz değil mi? Sevdiğimiz birinin korkularını dinlerken nasıl ona şefkat gösteriyor onu anlıyorsak, bunu önce kendimize de yapmalıyız. İçimizdeki çocuğun başını okşamayı ihmal etmeyelim.
“Söylemesi kolay da, nasıl yapacağız bunları?” dediğini duyar gibiyim. İşte kaybetme korkumuz ile nasıl baş edeceğimizi tek tek seninle paylaşıyorum:
1- Hissettiğin korkunun farkına var. Kendine açık ol ve bunu kendine ifade et. Farkındalık en önemli adım!
2- Fark ettiğin korkuyu somutlaştır. Bir şeye benzetmeye çalış. Onu tanımlamaya gayret et. Senin için bir dağ mı? Bir hayvan mı? Uzağında mı? Yakınında mı? Bu soruların yanıtlarını kendine ver.
3- “Ne olunca korkmaya başlıyorsun? Korktuğun zaman neler hissediyorsun? Aklına hangi düşünceleri getiriyorsun?” gibi sorularla korkunu incele ve onu bilinmeyen olmaktan çıkar.
4- Kendini sakinleştirmeyi öğren. İster kendini telkin ederek, ister sevgisinden mutlu olduğun birinin sevgisini hissetmeye çalışarak yapabilirsin. Yolcu sensin, yol senin.
5- Olumsuz korku dolu düşüncelere odaklanma. Saniyeler sonra seni çok mutlu eden şeyler yapabileceğini unutma.
6- İyiye ve güzele olan inancının, korkularından çok daha önemli olduğunu hatırlat.
7- Korkularına yenik düşmek yerine, korkularına rağmen adım atabilmenin sonuçlarını karşılaştır. Hangisini daha çok istiyorsun, seç.
8- Buraya kadar geldiysen, artık o korkunun yönettiği kendini çaresiz hisseden sen yerine, arzu ve isteklerini belirlemiş özgür seni koymuşsundur.
9- Korkularından tamamen kurtulmuş olmayabilirsin. Ama artık korkularını misafir gibi karşılayıp, onu nasıl ağırlayacağını da, nasıl uğurlayacağını da en iyi sen biliyorsun.
10- Korkularından cesaret alıp, inançla ilerlediğin, sevgi dolu yolların olsun. Bu da benim dileğim. 🙂