Dünya üzerinde yeni koronavirüs yayıldıkça insanların salgına yönelik kaygısı da her geçen gün artıyor. İnsanları yeni koronavirüsüne yakalanma veya yayılmasına karşı önlem almaya zorlarsa bir miktar kaygı işe yarar bir duygusal tepkidir. Ama çoğu insanda kaygı çok fazla artmış, kiminde panik düzeyine ulaşmış durumda.
Tehdit Yakınlaşınca Kaygı Tetiklendi
2020’nin ilk günlerinde yeni koronavirüs Çin’de insanların sağlığını ve hayatını tehdit etmeye
bağladığında tehdit uzağımızda olduğu için buna yönelik pek çoğumuzun virüse
yakalanmakla ilgili bir endişesi ve kaygısı yoktu. Virüs başka ülkelere sıçradığında ve komşu ülkelere geldiğinde tehdit bizim farkındalık alanımıza da daha fazla girmeye başladı. Nihayet ülkemizde yeni koronavirüsü taşıyan ilk vakanın belirlenmesi ile salgına yönelik tedbirlerin artması tehdidi yakınlaştırdı. Tehdidin burnumuzun dibine gelmesi ona yönelik kaygıyı, korkuyu, hatta panik tepkilerini tetikledi.
Belirsizlik, Tehdidi Kestirememek ve Çaresizlik Kaygının Kaynağı
Koronavirüse kendimizin ya da sevdiklerimizin yakalanma riski ve yakalanılırsa ne gibi bir sonuç doğuracağına yönelik belirsizlik kaygıya neden oluyor. Bu belirsizlik genel bağlamda kimin en fazla enfeksiyon, ciddi hastalık veya ölüm riski altında olduğu, kimden virüsün geçebileceği, hangi koruyucu adımların atılmasının gerektiği ve salgının önümüzdeki günlerde hangi boyuta ulaşacağı sorularıdan kaynaklanırken, daha bireysel bağlamda salgının planlarımızı, işimizi, ev düzenimizi, günlük hayatımızı, çocuklarımızı ne derecede
nasıl etkileyeceğine dair sorulardan da besleniyor. Belirsizliğe toleransı düşük olan kişilerde koronavirüs tehdidinin nereden, ne zaman, nasıl geleceğini kestirememek kaygıyı arttıran bir rol oynuyor. Diğer yandan koronavirüsün etkilerini kontrol edememe hissi de çaresizliği besleyerek kaygıyı arttırıyor. Özetle, tehdidi kestirememek ve kontrol edememek koronavirüs kaygımızı körüklüyor.
Koronavirüs Kaygısıyla Baş Etmek
Bir süre bu salgınla mücadele etmemiz gereği koronavirüs kaygısıyla yaşamayı öğrenmeyi gerektiriyor. Kaygıyla yaşayabilmek onunla etkili baş edebilmeyi beraberinde getiriyor. Tehdidi değil de güvende olduğumuz zamanları kestirebilmek, kendimizi koruma davranışları göstererek çaresizliğimizi azaltmak kaygıyı etkili bir şekilde yönetebilmek için büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda Sağlık Bakanlığının yeni koronavirüs mücadelesinde belirlediği 14 kuralı uygulamak elzem. Bunlar dışında kaygıyla baş etmek için aşırı düzeyde bilgi arayışına girişmek (örn. saatlerce koronavirüs haberleri izlemek, sosyal medyada güvenilir-güvenilemez her kaynaktan bilgi almak, whatapp gruplarında dolaşan yanlış bilgilere maruz kalmak gibi), gereksiz hijyen sağlamaya çalışmak (örn. virüsü düşündükçe elini uzun süre yıkamak, eşyaları tekrar tekrar dezenfekte etmek gibi), sürekli bedenini dinlemek (örn. sık sık teşini ölçmek, boğazını kontrol etmek), evde stok yapmak ve önerilmeyen tedbirleri almak (örn. hasta olunmamasına rağmen sokağa maskeyle çıkmak, eldiven takmak) gibi davranışlar
kısa vadede kaygıyı azaltan ama uzun vadede onu besleyen ve arttıran davranışlardır.
Psikoloji biliminin araştırmalarından edindiğimiz bilgiler ışığında kaygıyla baş etmek için 9 etkili yöntem önerebiliriz:
- Belirsizliği ve kaygıyı kabul edin. Belirsizlikle yaşamak zor olsa da imkansız değildir . Koronavirüse yönelik kaygı duymak doğal ve evrensel bir tepkidir. İdeal düzeyde kaygı hayatta kalmamızı sağlar. Çok düşük düzey ya da aşırı artmış kaygı kendimizi korumamızı imkansız hale gelir. Boş vermeyin. Paniğe de kapılmayın. Kaygınızı önerilen tedbirleri almak için kullanın.
- Kaygı hissettiğinizde onu ortadan kaldırmak için uğraşmayın. Kaygı hissettiğinizde düzenli nefes alarak ona dikkatinizi verin. Kaygıdan kaçmadığınızda ona toleransınız artacaktır.
- Güvenilir kaynaklardan doğru bilgiyi edinin. Nereden geldiği belli olmayan yalan yanlış bilgiler kaygının kontrolsüz biçimde artmasına neden olur. Sadece güvenilir kaynakları takip edin.
- Çok uzun süre kendinizi salgın haberlerine maruz bırakmayın. Aşırı bilgi almak da kaygıyı besler. Günde bir ya da iki kere yarımşar saat bu konudaki gelişmeleri okumak, izlemek yeterli olacaktır.
- Koronavirüsle ilgili rakamlara gerçekçi bakın. Aşırı kaygı olabilecek olumsuz bir olayın olasılığını olduğundan yüksek görmemize ve bunun baş edilemez olduğu sonucuna atlamamıza neden olur. Sadece ölen kişilerin sayısına bakmayın. Virüse yakalanan kişilerin yarısından fazlasının iyileştiğini, sadece yüzde on – on beşinde ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını unutmayın.
- Bedeninize bakın. Bedenin dengesi duygusal dengeyi etkiler. Düzenli ve iyi beslenin. Uyuyun. Hareket edin, spor yapın. Bu bağışıklık sisteminizi de olumlu etkiler.
- Günlük rutininizi olabildiğince sürdürmeye çalışın. Eğer rutininiz sekteye uğradıysa yeni bir rutin yaratın.
- Sevdiklerinizle, sosyal çevrenizle iletişimi sürdürün. Bir araya gelmeseniz de iletişim kanallarını etkili kullanın. Salgın ile ilgili yanlış bilgileri paylaşarak birbirinizi korkutmayın, birbirinize destek olmak için her zamanki konularınızı konuşun.
- Umudunuzu koruyun. Yaşamınız için belirlediğiniz uzun vadeli hedeflerinizi
aklınızdan çıkarmayarak yaşama tutunun. Bu yöntemleri uygulamak kaygının bir sorun haline dönüşmesine engel olacaktır. Eğer kendi başınıza kaygıyla baş edemezseniz ve kaygı yaşamınızı olumsuz etkiler hale gelirse lütfen bir ruh sağlığı uzmanına başvurun.
Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu