Okul hayatım boyunca çok soru sormamdan dolayı yaşıtlarım tarafından hep dalga geçildim. Bir şeyi anlamayan veya olayın detaylarına takılan biri olarak görüldüm. Bunun etkisi belki büyüklerimizin ‘’Anlamadığın yerde sor. ‘’ ikazından kaynaklanıyor olabilirdi. Bu ikazın doğru bir tercih olduğunu düşünüyorum çünkü soru sormak bana ve çevreme hep yaradı. Beni geliştirdi, yanlış yapacağım yerde doğruya yönlendirdi. O yüzden soru sormanın erdemli bir davranış olduğuna inanıyorum. Bu yazımda benim gibi soru sormanın korkulu evrelerinden geçen kişilere seslenmek istiyorum. Neden soru sormalıyız? Ve bunu neden yaparız?
Öncelikle sorular bizlere yeni şeyleri öğretmenin en saf yoludur. Düşünce, sorular sayesinde oluşur ve bir olguya dönüşür. Sorular sayesinde maddenin tanımı, eylemin görüntüsü ve kritiği yapılır. Bilmediğiniz bir durumu en kısa ve en rahatça ele alma durumu soru sormaktır. Belki de sizin bir konuyu anlamanız için sorunsuz yol soru sormaktan geçer.
Verimli soru sormak olayları bağlamanızı ve yeni fikirler ortaya çıkarmanızı sağlar. Konu dışı gibi gözüken sorularda bile yeni fikirlere olan açıklığınızı farklı perspektiflerden bakmanızı sağlar. Bu da çözüm aranılan sorunlarda yeni bir kapı görevi görür.
Soru sormak olayı veya sorunu hatırlatır. Soru sormak bir nevi hafızanızla oyun oynamaya benzer. Size eskiden yaşayıp unuttuğunuz bir olayı hatırlamanızda yardımcı olur. Ya da tanıdığınız başka birinin sizin yaşadığınız soruna benzer olayı nasıl atlattığını anımsarsınız. Bu da çözümü aranan soru için avantajlıdır.
Soru sormanın bir başka altın değerindeki yararı karşınızdaki kişiyi anlamanızı ve empati kurmanızı sağlar. Birçok insan karşı tarafının ona soru sormasını sever. Bu onlara başkaları tarafından önemseniyorum hissi yaşatır. Varlık olarak insan anlaşılmak ister. Bunu sadece sorunumuz çözülsün diye yapmayız, önemli olduğumuzu hissetmek için de yaparız.
Sizlere soru sormanın önemi hakkında çok iyi anlatılmış bir örnek sunmak istiyorum. 2000 yılında BBC genel yayın yönetmenin Greg Dyke‘ın ilk iş gününde büyük basın toplantısında çalışanlarıyla yaşadığı olay BBC tarihinin en alışık olmadık durumudur. Uzun bir sunum ve stres dolu çalışmanın ilerleneceğini düşünülen bu toplantıda Dyke’ın yaptığı tek şey oturup ‘’ Sizin için yapabileceğim en iyi şey nedir ?’’ sorusunu sormak olmuştur. Çalışanlar tarafından ilk başta şüpheci yaklaşılsa da sonra Dyke’ın bu tavrı sayesinde BBC’de harika fikirlerin oluştuğu bir yıl olmuştur.
Lafın kısası, bütün bilim insanları ve mucitler sorular sorarak olayları anlamıştır. Isaac Newton ‘’Neden elma yere düşer? ‘’ ve ‘’ Neden ay dünyaya çarpmaz?’’ gibi sorular sormuştur. Charles Darwin ‘’ Neden Galapagos adalarında olan birçok tür dünyada yok?’’ gibi soruları muazzam buluşlarına götüren süreçte en büyük destekçileri olmuştur. Sizler de soru sormaktan korkmayın, sorgulamak en büyük gelişimdir.