Kadınlarda cinsel istek, erkeklere oranla daha karmaşıktır. Kadınların hormonal durumu; kendileri, eşleri ve hayatlarındaki diğer olaylar hakkında ne hissettikleri çoğu zaman değişkendir. Bu nedenle herhangi bir nedenden ötürü cinsel istekte sıkça dalgalanmalar oluşabilir.
Kadın cinselliği, zihinsel, fiziksel ve sosyal faktörlerin çeşitli kombinasyonlarını içeren çok faktörlü bir kavramdır. Uzmanlar, genel olarak cinsel arzunun kadınlarda erkeklerden daha düşük olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak, uzun süreli cinsel problemlerinin fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açacağı bilinmeli, önlem alınmalıdır.
Cinsel isteksizlik nedir, neden olur?
Cinsel dürtü olarak da adlandırılan libido, bir kişinin cinsel ilişkiye olan ilgisidir. Bununla birlikte, libido cinsel ilgiden çok daha fazlasıdır. Beyindeki nörotransmitterler, cinsiyet hormonları olan dopamin ve testosteron; libido düzeylerini değiştirebilir. Bu etkenler, bir kişinin libidoyu nasıl hissedebileceğini, artırabileceğini veya azaltabileceğini belirler. Cinsel istek, uzun bir süre boyunca minimal düzeyde olduğunda veya hiç olmadığında, düşük libido olarak bilinir.
Cinsel isteksizliğe yol açabilecek en yaygın nedenler şöyledir:
- İlişki sorunları bazı kadınlar için önemli bir etkendir. Bir ilişkide çatışma veya güven eksikliği varsa, kadınların cinselliğe olan ilgisi yitirilebilir.
- Beyindeki sinir taşıyıcılarının (kimyasal maddeler) dengesizlik çalışması, cinsel istek ve heyecan düzeylerinde olumsuz etkiler meydana getirebilir.
- Cinselliğe dair bilinen yanlışlar, yanlış cinsel tecrübeler ve cinsel ilişkinin bir tabu olarak görülmesi libidoyu bastırabilir.
- Meme kanseri, diyabet, idrar kaçırma, tiroit problemleri, ağrı ve multipl skleroz dahil olmak üzere bir dizi fiziksel durum sonucunda cinsel istek azalır.
- Stres, depresyon, düşük benlik saygısı, anksiyete, mutsuzluk, cinsel istismar gibi duygusal durum üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek etkenler libidoyu düşürür.
- Hem fiziksel hem de duygusal bir problem olan vajinismus, cinsel isteksizliğin temel nedenlerindendir.
- Depresyon, anksiyete ve yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan ve ağrıyı tedavi etmek için kullanılan bazı ilaçlar, yan etki olarak cinsel isteksizlik oluşturabilir.
Cinsel isteksizlik ve vajinismus nelere yol açabilir?
Vajinismus, genellikle ilk cinsel deneyim sırasında ortaya çıkabilen kaygı temelli bir durumdur. Vajinal kasların istemsiz olarak kasılmasıyla meydana gelir. Vajinismusun ana nedenleri arasında ağrı korkusu, bedenin yanlış tanınması, rahatsızlık hissi, enfeksiyon, vajinal kuruluk, cinsellik hakkındaki yanlış algılar ve istenmeyen penetrasyona maruz kalma gibi çeşitli faktörler vardır.
Vajinismus; nadiren yalnızca fiziksel problemler neticesinde oluşur. Çoğu durumda hem fiziksel hem de psikolojik sorunlarla ilişkilidir. Cinsel isteksizlik ve vajinismus, bir kısır döngüdür. İki problem birbirini devamlı olarak tetiklemektedir.
Sağlık, bütüncül bir kavramdır. Cinsel sağlık; hem fiziksel hem de ruhsal sorunlara yol açabilmektedir. Cinsel sorunlar yaşayan kadınlarda özgüven yoksunluğu, bedeninden utanç duyma, duygusal ve fiziksel ilişkilerden uzaklaşma, depresyon, uyku bozukları, yeme bozuklukları ve tüm bunlara bağlı olarak kronik hastalıklara yatkınlık görülebilir.
Cinsel duygulardan yoksun olan birçok kadın mevcuttur; ancak cinsellik tüm insanlar için bir ihtiyaçtır. Fizyolojik ya da zihinsel herhangi bir engel olmaksızın gerçekleşen cinsel birliktelikler bireye mutluluk, özgüven ve sağlık kazandıracaktır.
Cinsel isteksizlik nasıl tedavi edilir?
Cinsel isteksizlik probleminin fiziksel faktörler nedeniyle oluşması sık görülen bir durum değildir. Bazı durumlarda genital enfeksiyon sonucunda kadının cinsel birliktelikten kaçınması mümkündür ve basit yöntemlerle tedavi edilebilir. Bir diğer cinsel isteksizlik nedeni olan vajinismus da, günümüzde birkaç seansta tamamen tedavi edilebilen bir rahatsızlık olarak kabul edilir. Vajinismus tedavisindeki en önemli aşama; kadının tamamen istekli olması ve eşlerin birbirine olan desteğidir.
Sağlıklı bir cinsel yaşam neyin gerekli olduğunun farkında olunması, kadınların düşünce ve davranışlarını değiştirmelerine yardımcı olabilir. Bununla birlikte, çoğu kadın birden fazla cinsel işlev bozukluğuna sahip olduğu için genellikle birden fazla tedavi gereklidir.
Psikolojik tedaviler birçok kadına yardımcı olmuştur. Örneğin, bilişsel-davranışçı terapi, kadınların problemlerden kaynaklanan olumsuz bir kişisel görüşü tanımasına yardımcı olabilir. Dikkat temelli bilişsel terapi ise, bilişsel davranışçı terapiyi dikkat pratiğiyle birleştirir. Bilişsel-davranışçı terapide olduğu gibi, kadınlar olumsuz düşünceleri tanımlamasına destek olur. Daha sonra bu düşünceleri gözlemlemeye, onların sadece birer düşünce olduklarını ve gerçeği yansıtmayabileceklerini fark etmeye teşvik edilir. Bu yaklaşım, düşünceleri daha az dikkat dağıtıcı ve rahatsız edici hale getirebilir. Çocukluktan gelen sorunlar cinsel işleve müdahale ediyorsa, daha derin psikoterapi seansları gerekebilir.
Sağlıklı bir cinsel yaşam için neler yapılabilir?
Her bireyin yaşamında uygulayabileceği basit faktörlerle, sağlıklı bir cinsel yaşamın sürdürülebilmesi mümkündür.
- Günlük yaşam içerisinde yapılması gereken işler ve sorumluluklar, cinselliğe olan dikkati azaltır. Cinsel aktiviteyi bir öncelik haline getirmek, dikkat dağıtıcı unsurların etkisinden kurtarabilir.
- Eşler arasında, cinsellik de dahil olmak üzere her konu üzerinde iletişim kapasitesi arttırılmalıdır. Güven, saygı ve duygusal yakınlık teşvik edilmelidir.
- Cinsel aktivite için yer ve zaman önemli bir kavramdır. Uyumaya hazırlanan, kendini yorgun hisseden bir kadının cinsel birlikteliğe odaklanması zor olacaktır. Ayrıca, kesinti ve tedirginlik olmaması adına mekanın özel olduğundan emin olunmalıdır. Eşler birbirine yeterli zaman tanınmalı ve cinsel duyguları teşvik eden bir ortam hazırlanmalıdır.
- Vücudun duyarlı kısımlarına dokunmak cinsel ilişkiye başlamadan önce yakınlığı artırabilir, kaygıyı azaltabilir.
- Düzenli olarak birbirleriyle konuşan çiftlerin, cinsel aktivite istemesi ve keyfini çıkarması daha olasıdır.
- Gerektiğinde herhangi bir utanç duygusu hissetmeden profesyonel destek alınmalıdır.
Yazar: Op. Dr. Ayşe Duman (Kadın Hastalıkları & Doğum Uzmanı)