Dünya müzik endüstrisinin her yıl yeni ve kitleleri peşinden sürükleyebilecek isimleri bir bir ön plana çıkardığı Milenyum Çağı’nın kuşkusuz en başarılı birkaç isminden biri Beyoncé. Hatta o kadar büyük bir ilgi ve kitleye sahip ki müzik endüstrisinden birçok başarılı ismin de Queen B’si, biricik divası, idolü kendisi. Peki, onu diğer şarkıcılar arasından ön plana çıkaran ve çağımızın divası olmasını sağlayan neden ne? Burada öncelikle 3,6 oktavlık sesinin etkisini atlamamak gerek. Müzik eleştirmeni Jody Rosen, onun sesini “popüler müzikteki en etkileyici çalgılardan biri” olarak tanımlamaktadır. Kimine göre de Beyoncé’nin müzik dünyasının mihenk taşlarından biri olmasının en büyük etkilerinden biri de müzik camiasının saygı duyduğu rapçi Jay-Z’nin karısı olmasıdır. Ancak, söz konusu Beyoncé olunca sadece ünlü bir adamın karısı olmaktan ziyade ismini dünya çapında bir marka yapmış olan bu güçlü kadının azmini ve ışık saçan aurasını kesinlikle görmezden gelemeyiz.
Sorumuzun cevabına gelirsek, Beyoncé’yi öne çıkaran ve müzik camiasının kraliçesi olmasını sağlayan faktörleri tek kelimeye sığdıramayız. O, sadece sesiyle ya da şarkılarıyla değil, sahne şovları ve danslarıyla da BeyHive’lerinin (Beyoncé fanlarının ortak ismi) gönlünü fethetmiştir. Şarkı söylerken sahnede o kadar devleşir ki onu izlerken gözlerinizden hayranlıkla akan gözyaşlarını engelleyemezsiniz. Kuşkusuz, sahnede hem şarkı söyleyip hem de hız kesmeden dans etmesinin yanında konserlerinde ve medyada verdiği güçlü pozlar da onun ünlü bir şarkıcı imajından sıyrılıp daha da genişleyerek feminizmin popüler kültürdeki önemli ikonlarından biri olmasını sağlaşmıştır. Destiny’s Child adlı müzik grubunda odak noktası olarak parlaması ve ardından gruptan ayrılarak solo ilk albümüyle ortalığı kasıp kavurmasının yanında, yıllar içinde albümlerinde rekor satışlara yönelik değil, müziğini milyonlara duyuracak şarkılara yer verip güçlü kadın imajını da şarkılarına yansıtması onun hem sanatçı hem de feminist yönünü tüm dünyaya kanıtlamıştır. Özellikle 2014 yılında çıkan “Flawless” adlı şarkısında Chimamanda Ngozi Adichie’nin TEDTalks’ta yaptığı konuşmasına yer vermesi ve konserlerinde “Feminist” yazısının önünde verdiği güçlü pozuyla da herkesin gönlünde taht kurmuştur. Sadece şarkılarında değil, verdiği röportajlarda da feminizm hakkındaki demeçleriyle karşılaşmak mümkündür.
“Erkek çocuklarına eşitliğin ve saygının kurallarını öğretmeliyiz. Böylece cinsiyet eşitliği hayatlarının doğal bir parçası gibi büyüyebilirler. Kız çocuklarına ise insanoğlunun erişebileceği en yükseğe erişebileceklerini öğretmeliyiz.”
-Beyoncé
Çoğu dünya yıldızının takındığı ulaşılamaz olma ve zenginlik içindeki lüks hayatın tadını çıkartma havasını onda göremezsiniz. Evet, o kesinlikle star havasına sahiptir ama onun bu havasında yapmacıklık gözümüze çarpmaz çünkü o kendisine üstünlük sıfatları yapıştırmaz, insanlar onun mükemmelliğinden bahseder. Öyle ki katıldığı bir gündüz kuşağı programında sunucu ona övgü dolu bir cümle kurmak için “Sen Beyoncé’sin” der ve o sadece mahcup bir ifadeyle tebessüm eder. Gerçek bir divaya yakışacak türden bir hareket değil mi?
Herkesin seveni olduğu kadar sevmeyeninin de olduğu bu dünyada elbette ki Beyoncé’nin de fazla abartılmış bir şarkıcı olduğunu düşünmeyenler de yok değil ama sevsek de sevmesek de kitleleri peşinden sürükleyen ve onlara örnek olabilen başarılı insanları takdir etmeyi unutmamalıyız. Beyoncé, şarkı söyleyip dans eden ve milyonlar kazanan bir şarkıcı olmanın yanı sıra aslında toplumlarda unutulan “güçlü kadın” portresini de gözler önüne serdi. İşte bu nedenle de herkesin hayranlıkla baktığı bir Beyoncé ortaya çıktı. O susmayı değil, dünyaya seslendiği şarkılarıyla kadınların ne kadar güçlü olduğunu “Who run the world? Girls!” nidalarıyla sonuna kadar haykırdı. Pretty Hurts adlı şarkısında asıl estetiğe ruhumuzun ihtiyacı olduğunu dillendirmekten ve toplumun dünyadaki tüm kadınlar üzerinde uyguladığı şekilciliği eleştirmekten vazgeçmedi. Konserlerinde onu görünce hayranlarının sevinçten bağırmalarının karşısında daha güçlü bağırmalarını, seslerini yükseltebildikleri için çok şanslı olduklarını çünkü bir yerlerde bazı kadınların seslerini yükseltemediklerini onu sevenlere ve tüm dünyaya hatırlatmayı unutmadı. Bu nedenle o, kadınların, istediklerinde ne kadar başarılı olabileceğini, her zaman ”öz güvenli” olmaları gerektiğini, istedikleri zaman yapamayacakları bir şeyin olmadığını ve hayatta her zaman ayaklarının üstüne basan bağımsız kadınlar olmaları gerektiğini simgeleyen güçlü bir sembol oldu. Günümüzde milyonlarca insanı peşinden sürükleyen güçlü kadınların varlığının birçok kadına ışık tuttuğunu ve bu durumun onların da kendilerini rahatça ifade edebilmelerini sağladığını göz ardı etmeyerek Beyoncé’nin takınmış olduğu güçlü imaja saygı duymak ve takdir etmek gerek.
Kadınların sustuğu ya da susturulduğu bu dünyada birinin çıkıp kadınlar için haykırması, toplumsal eşitliğin sağlanabilmesi ve feminizm düşüncesinin doğru algılanarak yaygınlaşması açısından çok önemli çünkü bizim önemsiz sandığımız bir söz, bir şarkı birilerinin kalbine, düşüncelerine ya da yaşamlarına dokunabilir ve onlara hayatlarında yeni fırsatlar açabilir.
“Japonya’ya Destiny’s Child konseri vermek için gittiğimizde, bir sürü kadının Independent Woman (Bağımsız Kadın) şarkısı sırasında avazları çıktığı kadar bağırarak, meslek sahibi, bağımsız ve güçlü olmaktan ne kadar gurur duyduklarını söylediklerini gördüm. İşte o an, hemcinslerime ilham vermemin benim için bir sorumluluk olduğunu fark ettim.”
-Beyoncé
Beyoncé çağımızın örnek alınabilecek en mükemmel kadınlarından biri olsa da şunu unutmamak gerek: Bu harika kadınlar bizlere iyi birer örnek ama asla onları gözümüzde devleştirip kendimizi küçük görmemeliyiz. Emin olun tüm kadınların içinde birer Beyoncé var ve onu ortaya çıkarmamıza yardımcı olacak yardımcımız da öz güvenimiz.
Beyoncé’nin de dediği gibi:
“Bir kadının sahip olabileceği en göz kamaştıran özellik, öz güvendir.”
Yazar: Elif Burcu Ulun