Duygularımız bizler kontrol ediyor olsak da bazı zamanlar da bizler duygularımızın esiri altında kalıyoruz. Yapılan araştırmalar sonucunda mutluluğun %80 oranında duygularımızı yönetme yeteneğimizle orantılı olduğu sonucuna ulaşıldı. İsteklerin devamlı arttığı bu dönemlerde ‘yönetim’ sandığımızdan çok daha önemli bir yere sahip.
“Mutluluk varılacak herhangi bir yer değil, yolculuğun kendisidir.” – B. Williams
Mutluluk, içsel bir durumdur. İhtiyaçlarımız karşılandığında ya da isteklerimiz olduğunda hissettiğimiz duygusal bütünlük de olabilir. Sevginin karşılığını bulduğumuz zaman da mutluluk diye adlandırabiliriz. Peki duygularımızla mutluluktan nasıl kaçabiliyoruz?
1) İnkar
Duygularımızı gizlemek gün içerisinde karşılaştığımız sorularda veya sorunlarda verdiğimiz en kolay kaçış tekniğidir. Gizleme zorunluluğu altında hissederiz ve bu yük altında eziliriz. Ancak bizi üzen durumları gizlemek bizi daha güçlü bir hale getirmeyecektir. Bir birey olarak rahatsız olduğumuz durumlarda bunları dile getirebilme hakkına ve sorumluluğuna sahibizdir.
2) Kaçış
İlk ve ikinci durum birbirlerinin aynısı gibi gözükebilir. Farklı kümelerin kapsam alanı ortaklığı olduğu söylenebilir bu durum için. Nörolog, Antonio Damasio’ nun işaret ettiği bir durum vardır. O da insanların duygusal varlıklar olduklarıdır. Bu yüzden, duygularımıza yer verme ve onların yaşamlarımız boyunca akmasına izin verme eylemi, kendimizi kabul etmenin bir yoludur.
3) Zorunluluk Hali
İnsanlar duygusal varlıklar oldukları gibi saplantı sahibi varlıklar da olabilirler. Takıntılarımız bizi zor durumlara sokar. Bu zor durumlar atlatılamadığı zaman depresyon sebebine de dönüşebilir. Ancak mutlu olma zorunluluğu daha farklıdır. İkinci durumda olan kaçış durumu duyguları gizlemek ise zorunluluk hali de başka bir gizleme yöntemidir. Gizlilik doğrunun açığa çıkmasını bir parça örtebilir ancak mutluluk yolunda sizi hep geriye atacaktır.
Kaynak: Ceotudent