Besinlerin Hormonlara Etkisi

Hormon problemlerinin temel kaynağı yoğun stresli hayatlarımız. Bu yoğunluk altında her gün doğal besinlere, anne yapımı yemeklere ulaşmamız oldukça zor olabilir. Paketli hazır veya donmuş gıdalar kalitelerini daha uzun süre koruyabilsin diye bir çok kimyasala maruz bırakılır. Bunlarda hormonal bozukluklara neden olabilir. Günlük hayatta alkol ve sigara kullanımı bu durumu iyice tetikler.

Bazen doğal gıdaların içinde de hormon aktivitesi gösteren bileşikler bulunabilir. Bu o besinin zararlı olduğunu göstermez sadece aşırı tüketimden kaçınmak gerekir.

 Peki içinde hormon aktivitesi gösteren bileşikler olan doğal besinler nelerdir?

Kakao: Theobroma cacao adlı bitkinin çekirdeklerinin toz haline getirilmesiyle elde edilen kakao (piyasa adıyla çikolata) doğru miktarda tüketildiğinde mutluluk hormonu olarak bilinen seratonin salgılanmasını artırır. Gece yatmadan yarım saat önce yenen bir parça bitter çikolata sayesinde vücudumuza alacağımız seratonin, uyku hormonu olan  melatonine dönüşerek rahat uyumamızı sağlayacaktır.

Bakla: Oldukça değerli bir gıdadır. İçeriğindeki kalsiyum sayesinde kemikleri güçlendirir, kırık kemiklerin onarılmasını kolaylaştırır, kemik erimelerini yavaşlatır. Vücutta doğal olarak üretilen dopamin seviyesini artırır. Dopamin; beynin işleyişini düzenleyen bir hormondur. İleriki yaşlarda dopamin eksikliğinden kaynaklı Alzheimer gibi hastalıklar meydana gelir. Dışarıdan dopamin takviyesi alan hastalar mutlaka doktor kontrolünde tüketmelidir.

Soya fasülyesi: Fitoöstrojenik olarak literatüre girmiş bir bitkidir. Yani bitkisel östrojen kaynağıdır. Yapılan araştırmalarda soya tüketiminin menopoz sorunlarını azalttığı gözlenmiş, östrojen içeren besinler tüketen hayvanların ise doğumları daha zor gerçekleşmiştir. Ailede östrojen bağımlı kanser öyküsü olan kadınların östrojen içeren tüm ürünlerden uzak durmaları en doğrusudur.

Karalahana: Lahanagiller (brokoli, karnabahar, brüksel lahanası vb.) vücuttaki iyotla etkileşime girerek tiroid hormonlarının yeterince üretilememesine sebep olur. Guatr, kretinizm ve miksödem gibi hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Ayrıca sülfür açısından çok zengindir ve günümüzde yapılan araştırmalara göre kanser önleyici etkisi bulunmaktadır.

D vitamini: Son zamanlarda bağışıklığı güçlendirdiği için tavsiye edilen bu vitamin güçlü kemikler ve dişler için oldukça önemlidir. Kadınlarda ileri yaşta görülen kemik erimesini önler, bir hormon gibi çalışır. Yağlı balıklar, tereyağı gibi hayvansal gıdalarda bulunur ancak bu vitaminin en iyi kaynağı güneştir. Güneşin dik açıyla geldiği zamanlarda en çok kolların iç kısmından emilir. Sigara ve alkol tüketenlerde vitaminlerin emilimi çok düşük olduğu için eksikliği sık sık görülür.

Kahve: Dünyanın en sık kullanılan uyarıcısı yani psikoaktif maddesidir. Çaydan 10 kat fazla kafein içerir. Günlük tüketilen 1 bardak kahve dayanıklılığı artırır, yatıştırır ve açlığı bastırır. Fazla miktarda kahve tüketmek ise (4-5 bardak) böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormon olan kortizolün (stres hormonunun) yükselmesini sağlar. Bu durum ise metabolizmayı bozarak kilo dengesizliklerine sebep olur.

Bir eczacılık atasözü: “Dosis sola facit venenum,” yani ilaçla zehri birbirinden ayıran dozudur. Her şeyi yeteri kadar tüketmek sağlık için vazgeçilmezdir.

Yazar: 7-Circle

Written by Altan Yiğit

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir