Onlar satranç dünyasının dahi kraliçeleri. Hayatları boyunca satranç alanında başarıdan başarıya koşmuş ilham veren üç kız kardeşler. Babaları psikolog Laszlo Polgar’ın yaşayan deneyleri onlar aynı zamanda. Çünkü Laszlo Polgar, daha doğmamış çocukları üzerinde bir teori geliştirmişti. Ona göre “dahilik” doğuştan gelen bir özellik değil, sonradan yaratılabilecek bir şeydi. Bunun için evlendi ve ilk kız çocuğu Suzan 1969 yılında doğduğunda bu teorisini onun üzerinde denemeye başladı.
Kızını matematik alanında geliştirmek isterken, Suzan evde bulduğu satranç tahtasını alıp sorular sormaya başlayınca onu satranç üzerinde geliştirmeye karar verdi. İlk önce kendini, sonra da kızını eğitti. Ve Suzan 5 yaşına geldiğinde artık bir turnuva için hazırdı.
1) Suzan 5 yaşında katıldığı turnuvada 10 maçın hepsini kazanmayı başardı. O yaşta böyle bir başarı elde etmesiyle de büyük ses getirdi. 1980 yılına gelindiğinde, dünyanın en iyi kadın sporcularının içinde onun adı da vardı. 1991 yılında ise artık satrançta “usta” olarak bahsediliyordu ondan. 1996-1999 yılları arasında Dünya Kadınlar Şampiyonu olarak kendini satrançta bir kez daha ispatladı.
Suzan, şu an ABD’de bir satranç merkezi işletiyor. Aynı zamanda bir satranç vakfına da sahip olsan Suzan, çocukları satranç oynamaya teşvik ederek başarılı sporcular yetiştirmeyi hedefliyor.
2) 1974 yılında Laszlo Polgar’ın ikinci dâhisi doğdu. Sofia, 1979 yılında henüz 5 yaşındayken 11 yaş kızlar grubunda Macaristan şampiyonu olmayı başardı. Yaşı küçük fakat başarısı büyüktü. 1986 yılında ise ablasının yolundan gitmeye devam etti ve 14 yaş Kızlar Grubu Dünya Şampiyonu oldu. Azimli Sofia, bunlarla yetinmedi ve Roma’da en iyi erkek satranç sporcuları arasında 8 maçı üst üste kazanarak kendi başarı rekorunu kırmış oldu. Bu başarısıyla tarihteki en iyi 5 performans arasında yerini almıştır.
Sofia, başarılı bir ressam, grafik tasarımcı ve satranç oyuncusu. Şu anda çalışmalarıyla ilgili bir web sitesine sahip. Sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
3) 1976 yılında en küçük “dâhi” dünyaya geldi. Judit’in satranç eğitimine başlaması ablasınınki kadar erken olmadı. 5 yaşına gelene kadar satranç konusunda bir eğitim almamasına rağmen büyüdüğü ortam sebebiyle zaten satranca oldukça hakimdi.
4) 1988 yılında Dünya 12 Yaş Genel Kategori Şampiyonu olarak ilk başarısını elde etti. Bir yıl sonra en iyi yüz sporcunun arasında 55. sırada adı anılıyordu. 1991 yılında ise büyük bir rekora imza atarak “Dünyadaki en genç büyük usta” unvanını elde etti. 2005 yılına gelindiğindiyse Judit, artık zirvede bir isimdi.
Judit, şu anda Macaristan Satranç Milli Takımı’nın antrenörlüğünü üstleniyor.
5) Baba Laszlo Polgar, daha doğmamış çocukları üzerinden ortaya attığı “dahi” iddiasını da bu şekilde kanıtlamış oldu. Peki, nasıl olmuştu bu?
6) Küçük yaşta başlanılan satranç çalışmaları beynin yapısını fiziksel olarak değiştirmişti. Örüntü tanıma yeteneklerinin gelişmesiyle başarıları da katlanarak arttı. Polgar kardeşler, hepimizin beyninde yüz tanırken kullandığı kısmı, satranç oynarlarken de kullanıyorlardı.
7) Bu da demek oluyor ki, onlar rakiplerinin hamlelerini aslında önceden tanımlayıp ona göre hareket ediyorlardı.
8) O yıllarda, satranç erkekler için bir oyun olarak görülüyordu ve Polgar Kardeşler oyunun bir cinsiyetinin olamayacağını yıllar önce kanıtladılar. Baba Laszlo Polgar, verdiği röportajda konuyla ilgili şu cümleleri söyledi:
“Kızlar için de eğer beklentileri çok yüksek tutan bir eğitim sistemi uygularsanız, onların verimlilikleri de buna bağlı olarak gelişecektir.”