Mutlu bir yaşamın sırrı, anlamlı bir hayat, iyi bir yaşam için çözüm önerileri gibi vaatlerde bulunan başlıklara ne zaman rastlasam, “mutlu, anlamlı ve iyi” bir yaşamın tanımını yapmaya ihtiyaç duyuyorum. Kime göre, hangi şartlarda, ne kadar süreyle mutlu bir hayattan bahsettiğimiz üzerine hiç düşünmeden maddeler sıralamak, standart beden bir kıyafeti giymeyi zorunlu tutmak gibi; kalıp bazılarımızın omuzlarına dar gelir, tam üzerime göre olsun diyen biri için kesimi fazla bol kalabilir…
Bunun gibi, herkes için formüle edilmiş bir iyi yaşam reçetesi yerine de kişinin kendisi için uygun yaşamın ne olduğunu keşfetmesi ve ona uygun seçimler yapması, hayatta gitmek istediği noktaya onu ulaştıracak olan yoldur.
Peki bu keşif nasıl mümkün? Bu sorunun cevabına, yine kendimize sorular sorarak ulaşacağız. Hayattaki rollerinizi düşünün, bir insan olarak, sevgili olarak, anne olarak, eş, evlat, baba olarak, işveren olarak, öğretmenseniz öğretmen, bankacıysanız bankacı olarak; ben neler yapmak istiyorum? diye kendinize sorduğunuzda verdiğiniz cevap, sizin hayattaki ideal, istek ve değerlerinizi görmenizi sağlar.
Hayattaki istek ve değerlerimizi anlamanın önemli araçlarından biri, duygularımızdır. Hatta, özellikle olumsuz duygularımızın “iyi” bir hayata ulaşma yolunda bize katkısı çok büyüktür desem ne dersiniz?
Evet, ortaya çıktığında azaltmaya çalıştığımız korku, öfke, kaygı, üzüntü gibi duygularımıza olumsuz duygular diyelim ve devam edelim.
Olumsuz duygular ortaya çıktığında yokmuş gibi yapmak ve bastırmaya çalışmak ya da onları ortaya çıkaran düşüncelere tamamen gerçekmiş gibi davranmak yerine o duygunun bizim için işaret ettiği anlama bakarak onlardan fayda sağlayabiliriz. Örneğin yalnız olduğumuza derinden inandığımız ve bu yalnızlıktan üzüntü duyduğumuz bir senaryo, aslında bizim insanlarla daha yakın ilişki içinde olmak istediğimize; birinin kaba bir davranışına öfkelendiğimiz bir senaryo, insan ilişkilerinde saygıyı ve nezaketi öncelediğimiz bir hayat aradığımıza işaret edebilir. Bir başkasıysa bu yalnızlıktan aynı derecede rahatsızlık duymazken, kaba bir davranışa verdiği tepki de aynı öfke derecesinde olmayabilir. Yani iyi bir yaşama ulaşmak için takip edilecek tek bir yol haritası yoktur, herkesin yaşamını oluşturan istek ve ideallerine göre bu harita farklılaşır, ayrı yollara ayrılır.
Öyleyse duygularımızı okuma biçimimiz de, kendimiz için uygun yaşamı, değerlerimizi, istek ve ideallerimizi keşfetmede ve onlara ulaşma konusunda yürüdüğümüz yol da bize rehberlik edebilir.
Yazar: Sare Aşlamacı