Sabahattin Ali Hakkında 15 İlginç Gerçek

1- Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907’de Gümülcine’de doğdu. Babası Salahattin Bey, oğluna dostu Prens Sabahattin’den esinlenerek Sabahattin isimi verdi.

2- Onu, yazmaya babası teşvik eder. Babası ondan içinden gelenleri, doğru bir şekilde yazmasını ister.

3- Yatılı okulda sanatla ilgilendiği için ailesinin yanına gönderilmekle tehdit edilir, yine okulda edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem’in ilgisi sayesinde yazdıklarını önemli dergilerde yayımlatır.

4- Babasının ölümü onu çok etkiler. “Babam İçin” (1927) şiirinde bu konudaki duygularını ifade eder.

5- Bu yüzden babasının adını yani Ali’yi kullanır. Soy adı kanunuyla Sabahattin Ali olur.

6-1932’de Konya’da bulunduğu sırada Mustafa Kemal Atatürk’ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanır, afla çıkar.

7- 1934’te “Benim Aşkım” şiirini Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığını göstermek için yazar. Bu aslında dönemin bakanı Hikmet Bayur’un “eski düşüncelerini” bıraktığını göstermesini istemesi ve yeniden öğretmen olarak atanabilmek içindir.

8- Yaşamının belli bir dönemini Almanya’da geçirir. “Kürk Mantolu Madonna” ilhamı da burada gelir.

9- 2 önemli aşkı olur: Almanya’dan Frolayn Puder ve öğrencisi Melahat Muhtar.

10- Nazım Hikmet ondan çok etkilenir, onun Türk edebiyatına bir yenilik getireceğine inanır.

11- 16 Mayıs 1935’te Aliye Hanım ile evlenir. 1937’de de kızı Filiz doğar. Askere gider, yazar, öğretmenlik yapar ve yazmaya devam eder.

12- Yazdıklarından dolayı dönem dönem hapis yatar. İçinde “Aldırma Gönül” dizelerinin yer aldığı “Hapishane Şarkısı” şiirini Sinop Cezaevi’nde yatarken yazar.

13- Başka bir dava nedeniyle Paşakapısı Cezaevi’nde de yatar. Çıktıktan sonra işsiz kalır. Yurt dışına çıkmak ister, pasaport alamaz. Bulgaristan’a kaçmaya karar verir. Ama para karşılığı anlaştığı kaçakçı Ali Ertekin tarafından, 2 Nisan 1948’de, Bulgaristan sınırında şüpheli bir şekilde öldürülür.

14- Mezarı Istıranca Ormanları’nda, bir kayanın üzerindedir. Çünkü onun meskeni dağlardır.

15- “Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olamayacağını henüz idrak etmemiştim” diyerek, yaşadığı sıkıntıları anlatır. Türk edebiyatına derin katkıları olmuş, “Kürk Mantolu Madonna” (1943) gibi paha biçilmez bir esere imza atmış ama değeri hiçbir zaman anlaşılamamıştır.

Belki de onun değerini anlamak için uygun zaman bu zamandır. Onu, okuyarak anlayabiliriz tatlım.

 

Written by Altan Yiğit

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir