Önemli kararlar alırken kararın doğruluğu noktasında endişeleniriz. Psikolojik olarak yanlış aldığımız kararlarda suçu başkalarına atmaya meyilliyizdir. Fakat aldığımız karar doğru çıktığında içgüdülerimize güvenmiş olmanın mutluluğunu yaşarız. Bazılarımız buna sezgi der ya da bunları ‘kalbimizden geçenler’ olarak tanımlar. Steve Jobs da onlardan biri ve bu konuyla ilgili şunları söylüyor:
“Bir gün gerçekten öleceğinizi bilmek, bir şeyleri kaybedeceğiniz fikrinden uzaklaşmanın en kolay yoludur. Zaten gerçek anlamda bir şeye sahip değilsiniz. Yani kalbinizden geçeni takip etmemek için hiçbir sebebiniz yok.”
Peki hangi konularda gerçekten kalbimizden geçeni takip etmemiz ve içgüdülerimize güvenmemiz gerekiyor?
1) Sağlığınız konusunda içgüdülerinize güvenin.
Sağlıklı yaşam herkesin elde etmeye çalıştığı ve aslında en çok zorlandığı konulardan biridir. Kendimizi değiştirmeye çalışırız, beslenme düzenimizi değiştirmek için çabalarız. Doğru yanlış terazinizde sizler için doğru zaman ve o zamana uygun doğru yiyecek neyse onu uygulayabilirsiniz. Bu noktada içgüdülerinize güvenmeniz çoğu zaman doğru sonuçlar verir.
2) Tehlike anında içgüdülerinize güvenin.
Hayvansal içgüdülerimiz zamanla körelip değişse de zor durumlar altında ‘tehlike’ içgüdümüz bizleri yanıltmayacaktır. Doğru bildiğiniz doğrular karşısında içgüdünüz sizleri yönlendiriyorsa o hisse güvenin.
3) Potansiyelinizi dışa vurmak için içgüdülerinize güvenin.
“İnsan sahip olduklarının toplamı değil, fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır.” – Jean Paul Sartre
Daha ileriye gidebilmek ve başarıya ulaşabilmek için planlar yaparız. Bu planları gerçekleştirirken karşılaşılan engelleri emin adımlarla aşmak gerekiyor. Tam böyle bir anda yani zor bir durumda, potansiyelinizi dışa çıkarmak için içgüdülerinize güvenin. Yapabileceklerinize şaşıracaksınız.
4) Yeni şeyler keşfetmek için içgüdülerinize güvenin.
Hayatımızı belli bir düzen içinde yaşamak istesek de bazen yeni şeyler denemek yaşamanın bizlere ne demek olduğunu hatırlatır. Bazen de bireysel gelişimimiz için deneme-yanılma yöntemini kullanırız. Bunları gerçekleştirirken aslında çoğu zaman farkında olmadan içgüdülerimize güveniriz. Bu konuda içgüdülerinize güvenmeye devam ediniz.
5) Sevgi için içgüdülerinize güvenin.
İlk görüşte akıllarda oluşan düşünceyle içgüdüyü birbirine karıştırmamak gerekiyor. Bunların biri ön yargı diğeri ise içgüdüdür. Çoğu zaman aradaki ince çizgiyi görmezden geliriz. Bir insana baktığınızda onu dış görünüşüyle değil de konuştuktan ya da hareketlerini gözlemledikten sonra sizdeki hissiyatını değerlendirin. Bu şekilde içgüdünüzü dinlemiş olacaksınız.
Kaynak: Ceotudent