En Çok Neyi Kıskanıyoruz?

Nisan ayında Psychological Science dergisinde kıskançlığın zamansal dinamikleri üzerine ilginç bir sonuç ortaya koyan bir araştırma yayınlandı. Alexander C. Kristal ve Eugene M. Caruso tarafından yapılan çalışmaya üniversite öğrencilerinin, yerel çevreden yetişkinlerin ve online katılımcıların oluşturduğu 620 kişi katıldı. Katılımcılardan, “yakın bir arkadaşlarının, katılımcının kendisi için de arzuladığı bir deneyimi (hayali kurulan bir tatili, çok istenilen o işe kabul edildiğini, çok beğendiği arabayı satın aldığını vb.) yaşadıklarını hayal etmeleri” istendi ve bir gruba bu deneyim gerçekleşmeden günler ve haftalar önce bu senaryonun onlara ne hissettireceği sorulurken, diğer gruba bu deneyim gerçekleştikten günler ve haftalar sonra bu senaryonun onlara nasıl hissettireceği soruldu.

Senaryolar sadece varsayımdan ibaret de olsa, zaman değişkeni katılımcıların duyguları arasında fark oluşturdu. Deneyim yaşandıktan sonraki senaryoda, diğer senaryoya nazaran duygularını “daha az kıskanmış” olarak değerlendirdiler.

Peki farazi senaryolarda olduğu gibi insanlar gerçek olaylarda da böyle mi hissediyorlardı?

Bu konuyu çalışmak üzere O’Brien ve arkadaşları; katılımcılara bir arkadaşlarının sevgililer günü randevusu hakkındaki hislerini, 2017 yılının Sevgililer Günü yaklaşırken ve o günün ertesinde değerlendirmelerini istediler. 14 Şubat yaklaştıkça kıskanma hissi katılımcılarda artarken, gün 15 Şubat’a döndüğünde ayın diğer dönemine kıyasla azalma görüldü.

Haset ve Gıpta

Sonuçlar gösteriyor ki iyi huylu ve kötü huylu kıskançlık farklı zamansal dinamiklere sahip. Olaylar yaşandıktan sonraki muhtemel duygularını değerlendiren katılımcılar, olaylar yaşanmadan önceki duygularını değerlendirenlere göre daha az memnuniyetsizlik, kötü niyet, ve hüsran içeren iyi niyetli kıskançlık yani daha çok “imrenme” diyebileceğimiz bir duygu hissettiler.

Peki neden zamanla böyle bir değişim yaşanıyor?

Önceki araştırmalar da, gelecek olayların (future events) insanlar üzerinde daha fazla etki uyandıracağını öne sürüyor. Fakat, geçen zamanın olumsuz duygulanımı azaltmasının sebebi olarak deneyimin yoğunluğunun azalmasından çok, olumsuz deneyimlerin yoğunluğunun azalması gösteriliyor. Bunu bilmek de duygularımızı düzenlememizde bizim için etkili bir yöntem. Son araştırmanın sonuçları, kişide kıskançlık uyandıran bir olaya, daha sonra yeniden baktığını hayal etmenin insanların iyi oluşları üzerindeki en güçlü etkinin kaynağı olduğunu, kıskançlık ve stres duygularını düşürürken olumlu duyguları artırdığını gösteriyor.

Binlerce İnsanın Mutluluk Anlarını İzlediğimiz Sosyal Medyayı Bu Bağlamda Düşünürsek?

Günde ortalama 80 milyondan fazla gönderinin paylaşıldığı ve her gün ortalama 3.5 milyardan fazla “like” gönderilen instagramda, asla tanıyamayacağımız insanlarla bile sosyal kıyaslamalara kolaylıkla girebildiğimizi düşününce, bu araştırmanın önemi artmaktadır. Herkesin en iyi ve en mükemmel haliyle orantısız bir şekilde karşılaşmanın, onları izleyenlerde eksiklik korkusu ve psikolojik iyi oluşlarında azalma yaratması, pek de uzak bir ihtimal değil çünkü.

Yazar: Psikolog Sare Aşlamacı

Written by Altan Yiğit

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir