Günlük Hayatta Hepimizin Başına Gelen 15 Sinir Bozucu Durum

1- Mükemmel görünen eklerlerin paketlenince yamulması ve paketi açar açmaz ekler bulamaçıyla karşılaşıp, şok yaşamak.

2- Zeytinli poğaçanın içindeki görünmez zeytin. Poğaçalı zeytin mi demeliydim yoksa? Ya da kendini zeytinli poğaça zanneden şizofren sade poğaça?

3- “Buradan açınız” yazan hiçbir şeyin oradan açılamaması.

4- Hangisi daha hüzünlü bilemiyorum; Akbil’in yetersiz bakiye sesi mi yoksa kredi kartının yetersiz bakiyesi mi?

5- Girilen umumi tuvalette, her şey bittikten sonra tuvalet kağıdının olmadığını fark ettiğinde yaşadığın o acıklı an.

6- Bulunduğun yerde yere düşen ufak şeyin asla bulunamaması. Mobilyaların altında bir kara delik olabilir mi acaba, ha Stephen Hawking?

7- Eşofmanların cebinde Selpak unutup, o şekilde çamaşır makinesine atmak. Kıyafetlerden beyaz kağıt parçaları toplamak is the new Çin işkencesi.

8- Yeni alınan ayakkabının illa ki ayağı vurması, bütün gün arkasına basarak dolaşmak ve artık o kadar da yeni görünmemesi. Ya da babet içinde şişip pide olan ayak sorunsalı.

9- İyi bir baklavacının illa “hacı” lakabına sahip olması, değilse bir düşündürmesi. Ya da açılan her dükkana bir şey sarayı denmesi, her online mağazaya da bir şey sepeti denmesi.

10- Sosyal medya sorunları: İstenmeyen reklamlar, yanlışlıkla basılan like’lar, hiç istemediğin anda online görünmek, tweet’inin alay konusu olması, takip etmediğin ve takip etmek istemediğin kişilerin iletilerini görmek…

11- Konuşurken ağzından bir şey fırlaması. Eyvah, gördü mü acaba?

12- Vücudunu bir türlü terk etmek istemeyen 5 kilo. Tam verirsin, yine alırsın.

13- Arkadaşının jest olsun diye seni Quasimodo gibi çıktığın fotoğrafa tag’lemesi. Muhtemelen kendisi güzel çıkmıştır o fotoğrafta.

14- Akşam yerim diye bütün gün umut içinde beklediğin dolaptaki yemeğin bakteri bağladığını fark etmen. Bu pilavın yeşil olmaması gerekiyordu ama.

15- Her zaman gittiğin kuaför yerine başka bir kuaföre gitmen ve kanka kuaförünün bunu anında anlaması. İşte o an bir kalp kırılır.

Written by Altan Yiğit

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir