1- Towelhead (2007): Film; henüz 13 yaşında cinselliğini keşfetmeye başlayan yarı Arap yarı Amerikalı Jasira Maroun’un duygularını, isteklerini ve korkularını anlatıyor. Yaşından büyük görünmesi fakat bir çocuk kalbine sahip olması onun en büyük sınavı. Üstelik Arap olması da işleri hiç kolaylaştırmıyor. Cinselliğin keşfinde ve ergenlik döneminde erkeklerle ilişkilerimizde yaşadığımız çelişkilere cesaretle değindiği için mutlaka izlenmeli.
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt0787523/
2- Frida (2002): Acılarını sanata dönüştürmüş bir kadın, Frida Kahlo. Trafik kazası sonucu ameliyatlar içinde ve çoğunlukla yatakta geçen bir hayat, anlayışsız bir koca ve bir sürü dert. Fakat onun sınırsız bir hayal gücü, aynalardan yansıyan bir yaratıcılığı ve resimlerinden oluşan bir dili var. Çizdikleri onun ayakları ve beli. Yani o ihtiyacı olan her şeye sahip. “Frida” güçlü bir kadının portresi. Bu yüzden izlenmeli.
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt0120679/?ref_=fn_al_tt_1
3- Erin Brockovich (2000): Evde otur ve çocuk bak denilen bir kadının isyanı, büyük bir hukuk başarısına dönüşüyor. O; evde oturmayı reddediyor, kasabanın sularını kirleten koskoca bir şirketin açığını ortaya çıkarıyor ve hem ailelerin sağlığını kurtarıyor hem de onu hafife alanlara güzel bir ders vermiş oluyor. Üstelik bunu kucağında çocuğu, altında mini eteğiyle yapıyor. Julia Roberts bu filmdeki rolüyle 2001’de En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar aldı. Bu iki başarılı kadını izlemek lazım.
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt0195685/?ref_=nv_sr_3
4- Hidden Figures (2016): Siyahilerin beyazlarla eşit olmadığı ve ayrımcılığa maruz kaldığı bir dönemde, zekaları ve yetenekleriyle NASA’da yer edinmeyi başaran üç güçlü ve hırslı kadının hikayesi. Onların en büyük yardımcısı bilim. Çünkü bilimin ışığında ırkçılığa ve cinsiyetçiliğe yer yok. Amerika, ilk uzay macerasına bu üç siyahi kadının çabalarıyla atıldı diyebiliriz. Kendilerine dayatılan sınırları aşan bu kadınları izlemeden olmaz.
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt4846340/?ref_=nv_sr_1
5- Suffragette (2015): Tarihin ilk feminist hareketlerinden birini anlatan, İngiltere’de oy hakkı için mücadele eden kadınların oluşturduğu bir topluluğa odaklanan film; buram buram kadın dayanışması kokuyor. Konunun merkezinde işçi sınıfından Maud var. Adaletsizliğe tepkisi, kadınların enerjisine olan hayranlığı ve mücadelesinin haklılığı onu hapislere kadar götürecek ama asla vazgeçmeyecek. Direnelim ve izleyelim.
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt3077214/?ref_=fn_al_tt_1
6- A Girl Walks Home Alone at Night (2014): Korku filmi olması onu daha az haklı yapmıyor. Çünkü “The Girl” yalnız ve güçlü bir vampir, üstelik de İran sokaklarında. Yani kadının adının olmadığı yerlerde. Bad City’de yalnızlığı seven, kendine güvenen, erkeklerin zorbalıkları karşısında eğilmeyen bir vampir var. Ve o, bu cesaretiyle, tüm baskı rejimlerine diş atıyor. İşte bunun için bile izlenmesi gerek.
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt2326554/
7- The Help (2011): Her şeyin muhafazakar olduğu 60’ların Mississippi’sinde, Eugenia Phelan’ın mezun olduktan sonra evlenmek yerine yazar olması ve siyahi hizmetçi Aibileen’in kadınların yaşadığı sorunlarla ilgili anlattıklarını yazarak sosyal bir projeye imza atması… Bu filmin umut dolu öyküsü. Bu sayede insanlar evlerde neler döndüğünü, nelerin üstünün örtüldüğünü, kadınların – özellikle siyahi kadınların- neler çektiğini öğreniyor. Çünkü kadınların birliğinden değişim doğar. Bazı şeyler daha çok konuşulmalı ve bazı filmler mutlaka izlenmeli.
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt1454029/?ref_=fn_al_tt_1
8- The Dressmaker (2015): Tutucu bir kasabada, çağının ilerisinde bir kadın olmanın zorlukları çok. Bir kere seni yadırgayacaklar. Sonra yaptığın her şeyle dalga geçecekler. Bazen de kapıları yüzüne kapatacaklar. Ama bu durum Tilly Dunnage’yi kesinlikle durdurmuyor. Çünkü o hem ne yaptığının farkında hem de akıllı ve zevkli bir kadın. Onun kumaşları ve destekçileri var. Kendine güven, dimdik bir duruş, zarafet ve zeka. İşte bu benim stilim. İzleyelim!
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt2910904/?ref_=nv_sr_1
9- Madame Bovary (2014): Gustave Flaubert’in aynı adlı romanından uyarlanan filmde, odak noktamız küçük bir kasabada büyük hayaller ve istekler içinde yaşayan bir kadın. Kocası doktor ama sıradan ve güzelliklerden nasibini almamış bir adam. Emma ruhunu bir türlü besleyemiyor, bir türlü tatmin olamıyor. Zenginlikte aradığı mutluluk ise ona bir beden büyük geliyor. Filmde bir kadının mücadele etmekte zorlandığı histerisine şahit oluyoruz. Çözümleri daha büyük problemlere yol açıyor. Bu, bazılarımızın hiç de yabancısı olmadığı bir konu aslında. Çıkış noktaları bulmak için izlemeliyiz.
IMDb: http://www.imdb.com/title/tt2334733/?ref_=fn_al_tt_1
10- All About My Mother (1999): Pedro Almodovar kadınları çok iyi tanıyan, belki de hisseden bir yönetmen. “Annem Hakkında Her Şey”i de kadınlara, özellikle de annelere ithaf etmiş. Oğlunu kaybeden bir kadın, erkek bedeninde yaşayan bir kadın, toy ve bebek bekleyen başka bir kadın… Kadınlar, kadınlarımız. Hayata dair gerçek, hüzünlü, keyifli ve iç içe geçmiş hikayeler. Hepimizin başına gelebilecek olaylar ve hepimizden bir parçaya sahip karakterler. İzleyince daha iyi anlaşılacak.